menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ekonomiden seçime, seçimden ekonomiye savrulmalar (I)

15 16
03.04.2024

Diğer

03 Nisan 2024

Yerel seçimi de geride bıraktık. Mayıs 2023 seçimlerinden farklı olarak son seçime katılım, beklentinin altında kaldı. Seçmenin oy verme davranışını konunun uzmanları tartışıyorlar, dip dalgada hemfikirler, hatta ötesi var, tsunami. Dip dalga emekliler mi, emekçiler mi, gençler mi, esnaf mı diye sorulabilir ama ortak noktaları; ekonomik olarak hırpalanmışlık, geleceğe yönelik beklentilerin kötüleşmesi, bir çıkış yolu bulma çabası.

Türkiye 2021 son çeyrekte, pek de beklenmeyen bir zamanda, içinden çıkılmaz bir kur-enflasyon sarmalının içine sokuldu. Etkileri o kadar geniş alana yayıldı ki 2023 genel seçimlerini de yerel seçimi de etkileyen faktörlerin başında yer aldı. (siyasi, sosyolojik ve bunun gibi nedenler, etkiler saklı kalmak kaydıyla.)

Mayıs 2023 genel seçimlerinin bir yıl kadar öncesinde yüksek enflasyon, cari açık gibi olumsuz makroekonomik göstergelere rağmen düşük faiz ortamının yarattığı para bolluğu vardı. Düşük faiz oranı ihtiyaç, kobi, konut kredilerine cazibeyi arttırıyordu, para ikamesi vardı, kur artışı kısmen KKM kısmen TCMB kontrolü ile baskılanmaya çalışılıyordu. O dönem faiz, ödül gibi oldu.

TÜİK’in enflasyonuna uygun maaş zamları yapılırken asgari ücretli ve emeklinin enflasyona ezdirilmeyeceği söyleniyordu. Ekonomik sıkıntıyı henüz tam olarak hissetmemişti seçmen. Ekonomik istikrarı sağlamak için acı reçeteden bahsediliyordu ama zihinlerde somutlaşmamıştı. Sorunu yaratanın çözebileceği inancı yerleşikti.

Mayıs 2023 seçimlerinin ardından sıkı para politikasına geçildi. Kur gevşetildi, TL, Dolar karşısında yüzde 30 değer kaybetti. MB kademeli de olsa politika faizini arttırdı. 10 ay içinde yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye kadar çıkardı. Krediye erişim imkansız hale geldi. Sanayi üretimi yavaşlarken geniş tanımlı işsizlik rekor kırdı. O dönem faiz, ceza gibi oldu.

Oysa faiz oranı ne ödül, ne ceza... Ama doğru yerde belirlenmesi koşuluyla.

Dalgalı kontrollü kur sistemi yürürlükteydi. Döviz kurunu tutmanın gerekçesi enflasyonun yükselişini önlemekti, bedeli ise merkez bankası rezervlerinde kayıp. Enflasyon dinamikleri özellikle gıda, ulaşım, sağlıkta alarm veriyordu, sonuçta yerel seçime kadar enflasyonla mücadelede tam anlamıyla yol alınamadığı ortada.

Görüldüğü gibi ekonomik gidişattan seçimlere, seçim sonuçlarından da ekonomik gidişata önemli bir geçiş var. Ama bu geçiş pek de düzenli değil, savrulmayı andırıyor.

Enflasyon aylık olarak artmaya devam ediyor, haziran ayına kadar yüzde 70-75 aralığında bir seviyeye ulaşacağını öngörüyorum. Ardından baz etkisiyle düşüş trendine girecek.

Yerel seçim sonrasında da bu döneme kadar sıkılaşan para politikasında geri adım atmadan........

© T24


Get it on Google Play