menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Alev Alatlı'nın Eğitim Sistemimize Yaklaşımı

4 0
01.09.2024

Alev Alatlı, hem bir entelektüel hem de Kapadokya Üniversitesi’ni kurup hayata geçiren bir uygulamacı olarak Türkiye’de eğitimin nasıl olması gerektiği ile ilgili önemli ürünler ortaya koymuştur. Bu nedenle eğitim sistemimize yaklaşımı kapsamlı değerlendirmeleri hak etmektedir. Bu hak edişe küçük bir katkı yapmak için bu yazıda Alatlı’nın eğitimin nasıl olması gerektiği ile ilgili oldukça kapsamlı ve hacimli bir rapor olan ‘İSO Çalıştayı Sonuç Raporu’ (Alatlı, 2016) na dayalı olarak ele alınmakta ve eğitimin nasıl dönüştürülmesi ile ilgili görüşleri değerlendirilmektedir.

Kitleselleşme-Elitizm Çatışması

Alatlı, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de beşeri sermayenin niteliğini artırmak için temel eğitimden ortaöğretime ve yükseköğretime kadar eğitimde kitleselleşme eğiliminin farkındadır. Kitleselleşmenin toplumsal açıdan sağladığı iddia edilen faydayı eleştiren Alatlı, kitleselleşmenin beraberinde kalitesizliği getirdiğini ve bu yolla elitizmin de yok edildiğini iddia etmektedir. Anti-elitist kitleselleşme Alatlı’ya göre sıradanlaşmaya yol açmakta ve nihayetinde üstün veya özel yeteneklilerin horlandığı ve aşağılandığı bir ortam oluşturmaktadır (Alatlı, 2016):

"Popülist dogma dedikleri, 21.yüzyılda dünyayı etkisi altına aldığı gözlemlenen 'anti-eliti'” akımın çıktısı oluyor. Hemen ifade edelim ki, burada 'elit'ten murat, toplumun üretim araçlarını elinde tutan varsıl kesim ya da ülkemizdeki 'Beyaz Türkler' yakıştırmasının ima ettiği ayrıcalıklar manzumesi değil; belirli bir alanda titiz çalışma yürüten, zahmetli bir konuda uzun soluklu liyakat sergileyen, tıp, hukuk gibi özellikli alanlara adanmış, derin eğitimleri, disiplinleri, başarıları veya erdemleri ile öne çıkmış kişilikler. 'Anti-elitism' bu kesimi hedef alırken, emek, adanmışlık, süreklilik sonucu ulaşılan kazanımları küçültmeye, genç kuşaklara 'rol modeli' olması beklenen ehil dehaları sıradanlaştırmaya yöneliyor.

'Picasso da kimmiş, ben de onun kadar çiziktiririm' ya da 'Itrî de kimmiş, uykumu getiriyor' ya da 'Halil İnalcık da kimmiş, Osmanlı tarihini bilsem ne yazar?' şeklindeki ruh halinin yaygınlaşması, farmakolojiden fiziğe, felsefeden matematiğe hemen her alanda akademisyenleri, eğitimcileri, kültürel etkinlikleri baskılayan mukavemetle sonuçlanıyor. 'Anti-elitism”' ülkemize özgü değil, uluslararası bir salgın. '21.yüzyıl filistinizmi' deniyor, üstün zekâların, sıra dışı vasıfların hor görüldüğü ortam, gelişmiş ülkelerin tümünde 'sıradanlaşmayı' yüceltiyor.”

Eğitimde kitleselleşme toplumun başta dezavantajlı kesimler olmak üzere tüm kesimlerinin eğitimle buluşmasına imkân sağlamaktadır. Erişimin kaliteli olabilmesi için atılması gereken çok sayıda adım vardır, dolayısıyla eğitimde kitleselleşmenin kalite odaklı gerçekleşmesi oldukça zor ve zaman alıcıdır. Elitist bir yaklaşımla eğitime erişim sorunu dahi çözülemezken genç nüfus için eğitime kaliteli erişim nasıl sağlanabilecektir? Alatlı’nın bu soruya cevabının iki-boyutlu olduğunu, kitleselleşmenin........

© SuperHaber


Get it on Google Play