menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

S400

485 91
previous day

Mütedeyyin gazetecilerin kokain ve toplu seks maceraları elbette çok ilgi çekici, Aleyna Tilki’nin İrem Sak’ın gözaltına alınması, Şeyma Subaşı’nın yakalama kararıyla aranması da gayet seksi haberler, ama, aslında, perde arkasında Türkiye’nin bekasına dair olağanüstü gelişmeler yaşanıyor.

Sayın medyamız biat ettiği veya para aldığı partilerin yıkama yağlamasıyla meşgul olurken, Amerikan medyası Türkiye’yle ilgili müthiş bir haber yayınladı, küresel finansal medya devi Bloomberg’ün iddiasına göre, asrın liderimiz geçen hafta Türkmenistan’da Putin’le görüşmüştü, o görüşmede “bize sattığın S400 füzelerini geri al” dediği öne sürülüyor.

Malum, tee sekiz yıl önce 2.5 milyar dolar ödeyerek S400’leri satın almıştık, ABD şak diye bize ambargo uygulamaya başladığı için, ambalajından bile çıkaramadık, halk arasındaki tabirle fişini bile takamadık, depoya kaldırdık, hem F35 ortaklığından atıldık, hem S400’leri kullanamadık, hem ABD’yle ilişkimiz bozuldu, hem NATO’yla ilişkimiz bozuldu.

Ve şimdi görünen o ki, sekiz yıl sonra kafamıza dank etti, Rusya’ya geri vererek kurtulmaya çalışıyoruz.

Dolayısıyla, nedir bu S400 denilen mesele, neden bu açmaza düştük, şöyle bir hatırlatmakta fayda var.

Makarayı az biraz geri saralım, adım adım bugüne gelelim.

Soğuk savaş dönemiydi. ABD’nin U2 isimli casus uçakları vardı. Uydu teknolojisi henüz bugünkü seviyesinde değildi, CIA’in talebi üzerine geliştirilen U2 uçakları, 24 bin metre irtifaya, stratosfer’e kadar çıkabiliyordu, pilotları astronot kıyafeti giyiyordu, radara yakalanmıyordu, havada 12 saat kalabiliyordu, gelişmiş optik cihazlarıyla Sovyet toprakları üzerinde fotoğraflama yapıyordu.

U2’lerin konuşlandığı ülkelerden biri, elbette Türkiye’ydi.

1956’dan beri İncirlik’ten inip kalkıyordu.

1 Mayıs 1960... CIA pilotu Francis Gary Powers’ın kullandığı U2 uçağı, İncirlik’ten havalandı, İran’a geçti, Pakistan’a geçti, Ural Dağları’ndaki balistik füze merkezi Sverdlosk’u ve uzay üssü inşaatına başlanan Plesetsk’ı görüntülemek üzere Sovyet topraklarına girdi.

Pilot gayet rahattı. Radarda görünmüyordu, buna güveniyordu. Zaten, bu yüksekliğe ulaşabilen silah da yoktu. İstedikleri gibi cirit atıyorlardı.

Bumm!

Sverdlosk üzerindeyken, yerden fırlatılan bir füze, U2’yi vurdu.

Tarihte ilkti.

Hem radarda görmüşler, hem vurmuşlardı.

O füze, S400’ün dedesi S75’ti.

Çünkü... ABD’nin U2 gibi casus uçaklar geliştirmesi, Türkiye, Pakistan, Norveç gibi ülkeleri havaalanı olarak kullanabilmesi, Sovyet yönetimini yüksek irtifa hava savunma sistemi geliştirmeye yöneltmişti.

O güne kadar, Sovyet toprakları üstü açık kutu gibiydi. Sınırlarını karadan ve denizden duvar gibi koruyorlardı ama, tavan açıktı, U2’ler vızır vızır dolaşıyordu, kabak gibi fotoğraflıyordu.

Gökyüzünü kapatabilmenin tek yolu, yüksek irtifa hava savunma sistemiydi, Rus bilim insanları buna odaklanmışlardı.

Aslında bu bahsettiğim vuruş sırasında S75’ler henüz geliştirme aşamasındaydı. Testler yapılıyordu. S75’in radar sistemi U2’yi tespit edince, peş peşe 14 adet S75 füzesi fırlatılmıştı. Casus uçağı tam denk getirememişlerdi ama, uçağın yakınındaki patlamaların yarattığı şok dalgasıyla düşürmeyi........

© Sözcü