menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kulağa küpe

525 50
18.11.2025

50 yıllık mesleki deneyime sahip olan Celal Ülgen’i tanıyorsunuz mutlaka, gerçek manada “hukuk savaşçısı”dır, binlerce sayfalık iddianameleri olan Ergenekon/Balyoz davalarında, “sanık” denilerek hapse atılan çok sayıda saygın insanın avukatıydı, adaletin yerini bulması için sadece bilgisini değil, hayatını ortaya koydu, hem duruşmalarda iddiaları çürütmek için, hem de televizyon ekranlarında halkı hukuken bilgilendirmek için, olağanüstü mücadele verdi, tek başına, barolardan bile daha etkiliydi.

Telefon ettim Celal Ülgen’e, Ekrem İmamoğlu iddianamesi hakkında ne düşündüğünü sordum...

“Ergenekon/Balyoz/Askeri Casusluk davalarında her iddia için sözde ‘somut delil’ diyerek, dijital bir belge ortaya koymuşlardı, her iddia için mutlaka bir CD veya harddisk vardı, solucan tabir edilen virüs yazılımlarla sahte dijital deliller üretilmişti, dolayısıyla, öncelikle bilişim yoluyla mücadele ettik, önce bilişim yoluyla yendik, bunların sahte ve üretilmiş olduğunu tek tek ortaya koyduk, halk bunların sahte olduğunu somut olarak gördü, halk desteğini böyle aldık” diyor.

Peki ya bu davada?

“Bu iddiaları çürütmek çok daha kolay, çünkü ortada somut delil yok, sadece ‘etkin pişmanlık’ denilen ifadeler var, zaten aslına bakarsanız somut delil olmadığı için iddianameyi ‘gizli tanıklar’ üzerine bina etmişler, halk bu tür davalarda bir nevi mahkeme jürisidir, kimin haklı olduğuna karar verebilmek için, ikna olmak için karşısında hukukçu görmek ister, kendisine hukuken izah edilmesini ister, bu elbette bir siyasi dava ama, bu davanın boş bir dava olduğunu siyasetçilerden çok, halk nazarında güçlü karşılığı olan saygın hukukçular anlatmalı, biz öyle yapmıştık, vatandaşlara adım adım bilgi vermiştik, öyle kazandık” diyor.

Başka?

“İddiaları, objektif yayıncılık adı altında medyada karşılıklı tartışmaya açmamak gerekiyor, bu tuzağa düşmemek gerekiyor, Ergenekon/Balyoz davalarında bu tuzağı kurmuşlardı, davayı hukukçular yerine gazeteciler üzerinden tartışmak, tuzaktır, doğru olmayan iddiaları yetkinliği olmayan kişilerle tartışmaya açmak, zihinleri bulandırır, halk nazarında kaybettirir, halk neyin ne olduğunu, iddiaların karşılığını, sadece saygın hukukçulardan dinlemeli” diyor.

Başka?

“Silivri odaklı etkinlikler........

© Sözcü