Normalleşen Anormallikler
Böylece işinin kolaylaşacağını biliyordu. Buna seviniyordu. Annesi onu sabahın ikisinde karşıladığında, oğlunun yönelttiği boş bakışla üzüntüye boğulduğunda, aslında Rieux’ye iyi gelebilecek tek şey için dertleniyordu. Soyutlamayla mücadele edebilmek için biraz ona benzemek gerekir.”
Gerçekten insan acılarla ya da hayal kırıklıklarıyla mücadele edebilmek için soyutlanmak zorunda mıdır? Çaresiz çırpınışlar içinde geleceğini planlamaya çalışan bir eğitimci, ya da başarı için mücadele eden ve piyasanın ağır şartlarıyla baş etmek zorunda kalan yeni bir işletmeci…
Soyutlanma bir erdem değil; insanın, dayanamayıp alışmaya başladığı noktada geliştirdiği bir hayatta kalma refleksidir.
Murphy Kanunu’nun gerçeklik yapısında, bir şeyler ters gidecekse gerçekten ters mi gider? Yoksa Stoacı damarlarında akan kanla, “Evet ters gidecek ama çözüm burada” demeyi öğrenmiş insan mı daha sağlamdır? Bu Stoacı fikri daha önce de yazılarımda kullandım; belki bu yüzden soyutlanmayla kesiştiği noktaları düşünmeden edemiyorum.
Yazının merkezine soyutlanmayı, bugünün konjonktürel yapısıyla koymak mümkün. İnsan yaşadığı ülkenin gündeminden gerçekten soyutlanabilir mi? Yoksa gerçeği bildiği hâlde, Winston Smith gibi, o çarpıtılmış gerçekliğin içinde yaşamaya devam mı eder? Winston, gerçeğin ne olduğunu biliyordu ama yine de o gerçeği eğip bükmeye devam ediyordu. Bir süre sonra her şey normalleşiyordu. Asıl tehlike de burada........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden