Yoksulların Zaferi'ne dair kritik birkaç paragraf
19 Mayıs 1919. Karanlıktan aydınlığa başlatılan büyük koşunun 105. Yıldönümü. Kutlu olsun. Sonsuz olsun…
105 yıl önce o gün, Milli Mücadele’nin en büyük meşalesi yakıldı. Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçişi, emperyalist işgale karşı tüm yurt sathında yükseltilen topyekûn kurtuluş mücadelesi / direnişinde ilk kıvılcımdır. Anadolu’ya geçişle, Milli Mücadelenin siyasal, toplumsal ve askeri dayanaklarının örgütlenmesi başlamıştır.
Mustafa Kemal Paşa ve kadroları irade-i milliye’yi, irade-i şâhâne’nin karşısına dikerek yola çıkmış ve kadını-erkeği, yaşlısı-genci ile birlikte verilen mücadele, zaferle sonuçlanmış ve 1923 Cumhuriyeti ile taçlanmıştır.
Bu zafer, Yoksulların Zaferi’dir. İşte bugünkü yazımızda “Yoksulların Zaferi” ne1 dair az bilinen noktaları hatırlatmak amaçlanmaktadır.
“1909 yılında Osmanlı Devleti’nin sınırları üç kıtaya yayılmıştı. Avrupa’da Adriyatik Denizi’nden Marmara Denizi’ne; Asya’da Karadeniz’den Hint Okyanusu’na uzanan topraklar ile Afrika’daki Libya dâhil 1.710.000 km2 yüzölçümü ve yaklaşık olarak 11 milyon Türk, 6 milyon Arap, 2.3 milyon Rum, 1.5 milyon Bulgar ve Sırp, 1.2 milyon Ermeni, 700 bin Arnavut, 170 bin Yahudi ve 130 bin öteki kökenliler olmak üzere 23 milyon insan yaşıyordu”[14].
“Osmanlı Devleti, gerek Birinci Dünya Savaşı sürecinde gerek savaşın sonunda kayıplarını açıklamaktan kaçınmıştır. Yapılan derlemelere göre; 350 bin şehit, 400 bin yaralı, 250 bin esir ve kaybolanlar olmak üzere yitik sayısı yaklaşık olarak 975 bin kişidir” [52].
“Kurtuluş Savaşı, sanayiden yoksun olarak yürütülmek zorundadır. Her türlü mamûl mal, Anadolu’nun şurasına burasına serpilmiş on işçiden az işçi çalıştıran küçük atölyelerde ve evlerde üretilecektir. Savaş için gerekli tüfek, makinalı tüfek, top, cephane, uçak, araç ve gereçlerin yurtdışından sağlanması zorunludur” [81].
“Yol olarak kabul edilen 48.900 kilometrelik karayolu ağının Kurtuluş Savaşı’nın ulaşmayı amaç edindiği Misak-ı Millî sınırları içindeki bir başka deyişle Türkiye’nin günümüzdeki sınırları içindeki bölümü 9.711 kilometredir. Bunun 3477 kilometresi ıslaha muhtaç, 3283 kilometresi sürekli bakım isteyen ve 3026 kilometresi de yeniden yapımı gerektiren durumdaydı” [101].
“1919 Mayıs’ı Türkiye’sinde bir tek motorlu ulaştırma birliği yoktur. Birinci Dünya Savaşı sırasında Almanlar Anadolu’da kamyonlardan oluşan birçok ulaştırma birliği görevlendirmişlerdi. Bu birlikler Almanya’dan gelen silah ve cephanenin demiryolları tünellerinin bitirilmemiş olması nedeniyle Toros Dağları’ndan aşılarak Filistin, Suriye, Irak Cephelerine ulaştırılmasında ve Orta Anadolu buğdaylarının Almanya’ya gönderilmek üzere en yakın demiryolu istasyonuna taşınmasında kullanılmıştır. Ne var ki, elde yedek parça bulunmayışı yüzünden bozuk yollarda kısa zamanda yıpranan ve hemen hepsi arızalı olan bu kamyonları işler duruma getirme olanağı yoktur” [108].
“Resmi kayıtlara göre, Türkiye’de 1000 dolayındaki otomobilin 800 adedi İstanbul’dadır. İzmir’dekilerin dışında Anadolu’daki otomobil sayısı 100 civarındadır” [109].
“Osmanlı İmparatorluğu’nun mali bakımdan güçsüzlüğü kendi demiryollarını yapmaya engel oluyordu. Kapitülasyonların varlığı da bu konudaki girişimleri önlüyordu. Kısaca, İmparatorluk demiryolunu kendi çıkarlarına göre değil, birbiriyle rekabette........
© soL
visit website