menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

En Amerikancı kim?

52 17
09.05.2024

Üç hafta önceki ilk yazımızda, bu köşede Türkiye’deki “okumuş karanlık” ile mücadele edeceğimizi, buna karşı bir meşale yakmaya çalışacağımızı vurgulamıştık.

Bu okumuş karanlığın en önemli özelliklerinden biri, belki de en önemlisi, kişiliksiz, uşakça bir batıcılık, bilhassa da Amerikancılıktır.

Peki, günümüz Türkiye düşün dünyasında belli bir etkiye sahip olan, en Amerikancı öbek ya da “Taraf” hangisi?

Hiç kuşkusuz, halen Fethullahçılardır.

Bu fikir tarikatının Amerikancılığı o denli derin ve sabit ki, örneğin, hareketin en sembolik isimlerinden, polislikten çıkma gazeteci, zamanında Taraf gazetesi köşe yazarı Emre Uslu, ABD üniversitelerinde İsrail soykırımcılığına karşı yapılan eylemlere yönelik polis şiddetine bakıp, “Dünya için neden ABD’nin liderliği Çin ve Rusya liderliğinden daha iyidir sorusunun cevabı yaşanıyor ABD üniversitelerinin kampüslerinde. ABD’de liderler devlet medya yanlış yapınca HALK protestolarla bunu düzeltebilirler ama Çin Rusya Türkiye gibi ülkelerde bu mümkün değil.” diye tweet atabiliyor.1 Bu düzeyde uşakça bir Amerikancılığı ülkemizde yapabilecek başka bir örgütlü fikir öbeği, en azından halihazırda mevcut değil.

Peki, Fethullahçılar değişen koşullar karşısında bu sabit pozisyonlarının bedelini ödemeden önce, halkımızın aklına ve ruhuna nasıl bir zehir zerk etti, hatırlıyor muyuz?

Gelin birlikte hatırlayalım…

***

2002 Kasımında AKP iktidara geldiğinde, emperyalizmin hakim ideolojisi “Medeniyetler Çatışması”ydı. ABD 11 Eylül saldırılarından devşirdiği meşruiyetle Afganistan’ı işgal etmişti ve Irak işgaline hazırlanıyordu; daha genel olarak da Orta Doğu’ya yönelik, içeriği ve sınırları belli olmayan ancak kapsamlı bir müdahale gündemdeydi. Türkiye bu bağlamda emperyalizm tarafından hem diğer Müslüman ülkelere gösterilecek bir örnek, hem de diplomatik, ekonomik ve askeri bir sıçrama tahtası olarak görülüyordu.

Bu konuda kolay yol alınamayacağı hemen dört ay sonra, 1 Mart tezkeresinin meclisten geçmemesiyle kendisini gösterdi. Ancak emperyalizm tarafında da Türkiye’nin ittifak matrisine daha derinden ve kimi bölgesel misyonlarla entegre edilmesi yönünde bir irade mevcuttu. 2004 yılında Orta Doğu konusunda çok önemli kararların alındığı NATO zirvesinin İstanbul’da yapılması bunun en açık göstergesiydi.

Fethullahçı örgüt, tüm bu süreçte hem diplomatik pürüzleri çözme hem de, daha önemlisi, Türkiye’de ideolojik belirlenimleri nedeniyle AKP’ye soğuk duran, ancak liberalizme ve batıcılığa açık kentli, eğitimli kitleleri yaşanacak dönüşüme ikna etme işlevi........

© soL


Get it on Google Play