Yıldıray Oğur’un Atatürk Alerjisi
Epey oluyor… Liberallerin “2023 Türkiye’sinde bize ne görev düşecek?” diye kıvranmaya, endişelenmeye başlamalarının üzerinden az zaman geçmedi.
Önce tarttılar. “Cumhuriyet”, “devrim”, “Mustafa Kemal”… Neydi bu kavramların ağırlığı, halktaki karşılığı?
Sonra beklediler. Seçimlerle ortaya çıkan tabloyu gördüler ve kendilerince karar verdiler. Savunulacak bir AKP, savunulacak bir meclis göremediler.
“Madem öyle, Cumhuriyetçilik yapalım” diye elbette düşünmediler. Biraz sürüklendiler ama sonra liberalliğin sisine büründüler. Bakındılar, bakındılar, buldular. Ve sonunda Cumhuriyetin modernliğine tutundular.
Kemirmek için tutundular. Cumhuriyet atılımının devrimci rengini silmek, halka enerji veren içeriğini çürütmek için Cumhuriyeti kutladılar, simgeleriyle sembolleriyle haşır neşir oldular.
Bizse bekliyorduk. Cumhuriyet düşmanlıkları, kibirleri, yüzsüzlükleri ne zaman galebe çalacak, geçmiş günahlarının hatıraları ne zaman ortaya çıkacak diye…
Yıldıray Oğur’u kutluyoruz!
Liberalleri milliyetçilerle ve İslamcılarla neyin bir araya getirdiğini bize dürüstçe gösterdiği için tebrik ediyoruz.
Tam da Suud kralının sahasında forvete koşacak takım! Rasim Ozan Kütahyalı, Yıldıray Oğur, Doğu Perinçek, İbrahim Karagül, Haşmet Babaoğlu…
Bunlardan biri tüm bu olan bitende darbe gördü, biri 28 Şubat dedi, ötekisi “dış güçler”, diğeriyse devlet operasyonu…
Yıldıray Oğur ise tabii ki “gerçekler”i yazmayı tercih edecekti. O bir gazeteciydi!
Belki de Oğur başta anlam veremedi. Bütün bu olaylar neden arka arkaya gelmiş olacaktı? Tarikatlar, televizyon dizileri, şehit gündemi, TÜSİAD açıklamaları, yolsuzluk........
© soL
visit website