menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Zeytine ağıt

26 1
19.09.2025

Zeytinliklerle çevrelenmiş bir mahallede zeytin ağaçları arasında geçen bir çocukluk yaşadığımdan mı bilmem, benim gözümde zeytin ağaçların en azizidir. Hatta onun ‘yerden bitme’ değil, ‘cennetten inme’ bir ağaç olduğunu düşünürüm.

Bunun için haklı gerekçelerim de var. Çünkü boşa giden neredeyse hiçbir şeyi olmayan bir ağaçtır zeytin. Meyvesi başlıbaşına bir kudret mucizesi ve rahmet nişanesidir. Kendisi kahvaltıların vazgeçilmezi, yağı ise gıda ve şifa olduğu gibi, posasından yakıt olarak pirina ve hayvan yemi olarak küspe elde edilir. Yapraklarının yaşı da, kurusu da koyunlar ile keçilerin ayçekirdeği yer gibi afiyetle yedikleri bir besindir. Yine yapraklar, çayı ve ekstresi ile bazı hastalıklar için şifa sebebidir. Zeytin ağacının odunu da özellikle tercih edilir; çünkü bir yakacak olarak hayli yüksek bir enerji içermektedir.

Öte yandan, birçok ağacın meyvesinin çoktan devşirilmiş olduğu güz ve kış aylarında zeytin ağaçları, sade güzelliği ve tatlı ötüşü ile karatavuklar başta olmak üzere birçok kuşun beslenme adresidir.

Velhasıl, meyvesinin acı suyu hariç, zeytinin bir şekilde değerlendirilmeyen hiçbir şeyi yoktur. Kaldı ki, yapılan bazı çalışmalara bakılırsa, acı suyu dahi hem şifa, hem gıda, hem enerji alanında değerlendirilmeyi beklemektedir.

İşte hiçbir şeyi boşa gitmeyen, her şeyi bir işe yarayan bir ağaç olduğu için zeytini ‘gökten yere bir hediye’ olarak düşünürüm.

Onun Kur’ân’da âlemleri yaratan Rabbin adına yemin ettiği bir ağaç olması herhalde bununla, yani onun gerçekten bir kudret mucizesi ve rahmet nişanesi olmasıyla birebir ilgilidir. Keza, ‘Allah’ın nurunu’ tarif eden bir diğer Kur’ân âyetinde temsilin unsurları arasında zeytin ağacının da yer alması bir tesadüf değildir.

Diğer taraftan zeytin, ‘kanaat’in de simgesidir. Aylarca yağış görmeyen iklimlerde bile hayata tutunur, altı taşlık, kayalık birkaç santimlik bir toprakta bile yaşamak için imkânlar bulur. Buna karşılık ‘şartlar, ortamlar, çevre, şu, bu’ türünden hiçbir mazerete sığınmadan, verebileceğinin en fazlasını ikram etmek için didinir durur.

Ancak, ‘delice’ diye anılan, üzerine aşı da yapılan yabani zeytinin en zor şartlara dahi bu şekilde dirençli olmasına karşılık, diğer zeytin ağacı türlerinin hayata tutunabilmesi insan desteği gerekir. Hüdâyınâbit olarak çıkıp geleni hariç her zeytin fidanı, köklerinin aradığı suyu ve nemi her zaman bulabildiği derinliğe ulaşıncaya kadar, kurak aylarda insan eliyle muhakkak sulanmak ister. Yani bir zeytin fidanının ağaca dönüşebilmesi için, en az altı-yedi sene, bazı zeminlerde ise dokuz-on sene, kurumasına müsaade........

© Serbestiyet