menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Cannes kırmızı halısında New Look ve akılda kalanlar

18 0
26.05.2024

Cannes Film Festivali, moda açısından, klas, gösterişli ve yenilikçi görünümlerle anılan bir etkinlik. Bu yıl da renkli sahneler yaşanan Cannes’da kırmızı halıda, Christian Dior’un moda tarihinde önemli bir yeri olan New Look’una doğrudan referans içeren iki görünüm dikkat çekti.

Biri Fransız şarkıcı Yseult’un orijinal Dior “New Look”un yeniden yorumlandığı etek ceket takımıydı. Moda tarihi açısından kıymetli bir andı, çünkü Dior moda evi bu ölçekte bir davette ilk kez büyük beden bir kadını giydirdi. Hem de markanın imza görünümü olan efsanevi “New Look” stiliyle. Sosyal medyada paylaşıldığında ise, “ikonik”, “elegan”, “J’adore” gibi çoğunluğu olumlu tepkilerin yanında “ince bel olmadan New Look olmaz” tarzı olumsuz yorumlar da oldu. Her halükarda bu, kapsayıcılık açısından enteresan ve hoş bir gelişmeydi.

Kırmızı halı kostümü için ilhamını Dior’un New Look’undan alan bir diğer star da başörtülü model Rawdah Mohamed’di. Baştan aşağı kırmızılar giyen Rawdah’dan başkasının zor taşıyacağı bu kıyafetin tasarımcısı Cecilie Bratsberg Melli. Dior’un 1954 tarihli “Zemire” takımına benzerliği dikkat çekiciydi.

Peki nedir bu iki paragraftır sayıkladığım “New Look”? Kelime anlamı, yeni görünüm. Basit bir moda terimi gibi dursa da, bir dönemin sosyo-ekonomik gelişmelerinde ve toplumsal cinsiyet rollerinin şekillenmesinde önemli payı olan bir moda çizgisinden bahsediyoruz. Christian Dior, 20. yüzyıla damgasını vuran birkaç modacıdan biri olmak üzere 1947’de Paris’te kendi moda evini kurarak yola çıktığında, Avrupa ve ABD Büyük Buhran ve onu takip eden 2. Dünya Savaşının enkazından yeni çıkıyordu. Dior, yeni bir giyim tarzının temsilcisi olarak 1950’lere damgasını vuran feminen moda çizgisinin öncüsü haline geleceği yolculuğuna yeni başlıyordu.

Dior’un 1950’lere etkisini ve New Look’u anlamak için önce biraz daha geriye gidelim. 1800’lerin feminenlik vurgusu fazla ve fiziksel olarak kısıtlayıcı giysileri 1920’lerde Coco Chanel gibi modacıların da etkisiyle yerini bele oturmayan elbiselere, pantolona, kısa saçlara bırakmıştı, korsajlar artık yoktu. 1920’lerin moda sahnesi, malzeme ve stil açısından şaşaalı olmakla birlikte ki o yıllar “Roaring 20s” yani “Kükreyen 20’ler” diye adlandırılıyor, kadın hareketlerinin etkisinin Batılı kadın giyiminde fazlaca hissedildiği yıllardı. Feminen hatlar yerini rahat kesimlere ve daha maskülen çizgiye bırakmıştı. Daha sonrasında ise 1930’larda Büyük Buhran’ın ekonomik sıkıntıları ve 2. Dünya Savaşı’nın tamamen değiştirdiği toplumsal yapı, 1930’ların sonu ve 1940’lı yılların giysilerinde, abartılı malzemeleri, fazla kumaş kullanımını da imkansız hale getirdi. Hatta devletlerin de kıyafete harcanacak kumaş konusunda kısıtlamalar getirdiği bu dönemde kadın........

© Serbestiyet


Get it on Google Play