Avrupa nereye koşuyor?
4 Temmuz günü Britanya seçmenleri sandığa gitti ve ülkeyi bir sorunlar yumağı ortasına sürükleyen uzun Muhafazakar Parti iktidarına son verdiler. Kamuoyu yoklamalarından da yansıyan bir sonuçtu bu, ancak İşçi partisinin bu denli oy alacağı, Muhafazakarları, tabiri yerinde ise, sandığa gömeceği beklenmiyordu.
7 Temmuz günü Fransızlar Parlamento yenileme seçimlerinin ikinci turu için sandık başındaydılar. İlk turdan Marine Le Pen’in aşırı sağcı RN bloğu birinci olarak çıkmış ve bu ülkede bir dalgalanma yaratmıştı. Seçimden hemen önce, “siyasi yelpazenin değişik kanatlarından gelen, demokrasiye ve hukuk devletinin değerlerine bağlı” bin tarihçinin yayınladığı açık mektup, Cumhuriyetin tehdit altında olduğunu ifade etmişti… ”II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Fransa ilk kez aşırı sağın iktidar kapısını bu denli zorladığına tanık oluyor. Karşı karşıya olduğumuz korkutucu tabloya sessiz kalmamız mümkün değil…”
Britanya’da İşçi Partisi Lideri Keir Starmer neredeyse Tony Blair’in 1997 yılındaki başarısını tekrarladı ve partisini 410 sandalye ile Avam Kamarasına soktu. 2019’da Boris Johnson’ın çoğunluğu kazanması ile ipi göğüsleyen Muhafazakar Parti nasıl oldu da beş yılda bu denli irtifa kaybetti?
Bunu Başbakan Rishi Sunak’a olan tepki ile açıklamak yeterli değil şüphesiz. 14 yıllık Muhafazakar iktidarın ülkeyi getirmiş olduğu kaotik........
© Şalom
visit website