menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Darbeyle Yüzleşme ve Adalet Çağrısı…

6 0
21.07.2024
BAKIŞ

  • EMİNE UÇAK ERDOĞAN
  • 21 Temmuz 2024

Bir yanda cinayetten gaspa adi suçluların ceza indirimleriyle, denetimli serbestliklerle topluma karışmasından imtina edilmediği; bir yanda ise siyasi suçlar ve düşünce suçlarıyla ilgili uzun yıllar süren tutukluluklar, inandırıcılığı olmayan delillerle oluşturulmuş davalar… İçinde yaşadığımız adalet krizinde Gezi Davası kritik bir yerde. O yüzden de normalleşme tartışmalarının odağında yer alıyor.

Gezi Davası tutuklularından Tayfun Kahraman, yayınladığı 15 Temmuz mesajında darbeyle gerçek bir yüzleşme için “Senaryoyla kurulmuş bir iddianameyle delilsiz ve hukuksuz bir şekilde hapsedilmiş olmam da dahil darbeci çetenin izlerinin yargımızdan silinmesinin gerektiğini yeniden hatırlatıyorum” çağrısında bulunuyordu. İlgiyi kuramayanlar için kısa bir özet vermek gerekirse; Kahraman’ın işaret ettiği konu, Gezi Davası’nın iddianamesini oluşturan delillerin 15 Temmuz darbesiyle organik ilişkisi olduğu kabul edilen görevliler tarafından yapılan dinlemelerle hazırlanmış olması. İşin trajik boyutu, bu işlemin ‘kıymetlendirme’ kavramıyla ele alınması. Darbeci bir suç örgütü olarak kabul edilenlerin, yine yasa dışı faaliyetleriyle elde ettiği delillerle oluşturulmuş bir dava var ortada. Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden, elbette Osman Kavala, vekil olarak seçildiği halde tahliye edilmeyen Can Atalay ve şu anda tutuklu olmasa da bu dava sebebiyle ağır veballer ödeyen herkes bu ‘kıymetlendirme’ çabasının kurbanı bir nevi. Avrupa Konseyi’nde Türkiye’yi temsil eden AK Parti milletvekili Tuğrul Türkeş’in bile uzun tutukluluk konusunda itirazlarını yüksek sesle dile getirdiği bir hukuk garabeti var karşımızda.

Gezi Parkı eylemleri sırasında TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı olarak görev yapan Tayfun Kahraman, Taksim Dayanışması’nın bir parçası olarak, sürecin sağlıklı bir şekilde sona erdirilmesi için hükümetle görüşen ekibin içinde yer aldı. Ve süreçle ilgili bunca delil, görüntü ve açıklamaya rağmen tam tersi bir suçlamayla 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Kahraman geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajında o süreci şöyle hatırlatıyordu: “Gezi sırasında hükümetle görüşme yapan, uzlaşı yoluyla olayların yatışmasını sağlayan heyetteydim ve Taksim Dayanışması’nın seçilmiş sözcüsüydüm. Yani, benim herhangi bir şiddet olayıyla ya da failiyle tek bir ilişkim yok. Dosyada da böyle bir iddia yok. Bunu iktidar sahipleri de biliyor olmalı, çünkü̈ beni o masaya davet edenler kendileriydi. Biz müzakere heyeti olarak, ‘hükümet istifa etsin’ demedik, tartışmayı park ve halkın anayasal talepleri ekseninde tutarak, sorunun hukuk çerçevesinde çözümü̈ ve........

© Perspektif


Get it on Google Play