Aslından Öğrenebilmek…
Bugün, ortaçağ karanlığı olarak andığımız günlerde yaşadı. 15 inci yüzyılda Roma imparatorluğunun baskısı ve zulmü iyice tırmanmıştı. Batmakta olan bir devin çırpınışları gibi sert, hovarda ve acımasızdı…
İmparatorluğun, daha doğrusu kralın elinde kalan en önemli silahı Vatikan olmuştu. Papazları kendine itaat eden biatçılardan seçiyordu ve çok para veriyordu. Papazlar kralın koruyucuları olmuştu. Din ile insanları sömürüyorlardı. Kutsal emanetleri parası karşılığında ziyaret edilmesi ile kazanılacak sevap… Hristiyan inancına göre dünya ile cennet arasında kalma süresini kısaltacak, cennete hızlı gidişi sağlayacak Endülüjans satışı en temel gelir kalemleriydi… Bu gelirler sayesinde saray rahat bir hayat sürüyordu. Bunun içinde en büyük görev papazlara düşmekteydi. Papazlar halka hitaplarında, hutbelerinde, halka gönül, akıl, bilim yolunda doğru haberler verme vakitlerinde, tam tersi korku yaratan cümleler kurarlardı. Halkı Tanrı ile korkutmaya çalışır, krala biat etmzlerse cehennemin onları beklediğini anlatırlardı. Krala karşı halkın birleşmesinden korktukları içinde sürekli ayrıştırıcı, bölücü vaazlar verilirdi. İncil’i, İncil’den kendi anlamaya çalışanların şeytan olduğunu söylerlerdi. İncil Hristiyanlığı sapıklıktır derlerdi. Çünkü birlik olmaları işlerine gelmezdi. Birlik, dirlik, dirilik, güç getirirdi. Halkın anlaması, dirilmesi, güçlenmesi, bilinçlenmesi sömürülmelerini engellerdi.
Bu din tacirliğinin devamı için, Avrupalıların incili anlamaması gerekiyordu. Bu sebeple İncil sadece Latince okunabilirdi. Başka dillerde okumak Tanrıcayı inkârdır diyorlardı. Yaratan, diğer dilleri de elbette kendi yaratmıştı. Tüm diller onun ol demesiyle olmuştu. Yani tüm diller Tanrıcaydı. Ama her nedense yarattığı diğer dillerde kitabının okunmasını istemediği anlatılırdı. Aslında bu ifade ile çocuklarından birini diğerlerinden ayıran anne gibi, yaratanın adaletsiz olduğunu ima ediyorlardı. Ama bu önemli değildi. Ceplerinin dolması asıl olandı. Papazların lafı “Birçok dilin oluşmasını sağladı ama o birçok dilde okunmasını yasakladı” ya getirmesi büyük bir kandırmacaydı. Ve elbette yaratana atılan bir iftiraydı. Roma’ya bağlı Alman, Yunan, Fransız, İtalyan, Slav halklarda Latince bilmediğinden, okuması, anlaması için gönderilmiş kutsal kitabı okuyamıyorlar, dolayısıyla anlayamıyorlardı. İncil’den bir şey öğrenmek istediklerinde papazlara başvuruyorlardı. Papazlarda günün koşullarına uygun yorumlar yapıyorlardı. Zamanla her şeyin kendilerine sorulması ile papazların egoları iyice şişmişti. Bu aldatma elbette Martin Luther döneminden çok önce başlamıştı. Ta 3’üncü yüzyıldan itibaren Roma Kralı, Roma’nın tek adamı, din ile aldatarak halkını sömürüyor, para kazanıyordu. Muaviye de put ticaretinden para kazanmayı onlardan öğrenmişti. Din,........
© Önce Vatan
visit website