Yahûdilik-Masonluk münâsebeti…
Gencliğinden beri ABD’nin infirâdcılık siyâsetine (isolationnisme) hep muhâlefe etmiş olan Lippmman, bekleneceği üzere, ABD’nin 2. Cihân Harbi’ne girmesini harâretle destekledi; böylece, bir def’a daha, 1933’te Hitler iktidâra gelir gelmez Nazi Almanya’sına harb îlân etmiş Beynelmilel Siyonizmin saflarında yer aldı. Zâten onu, esâs îtibâriyle, mensûb olduğu Cemâatin ve güzîdeci Cem’iyetin bir sözcüsü olarak değerlendirmek lâzımdır.
Lippmann, 1919 yazında Amerika’ya döndü ve Pâris Sulh Konferansı’nda Almanya hakkında siyâsî-iktisâdî mâhiyette pek ağır hükümler ihtivâ eden, bu cihetle Almanya’yı isyâna ve nihâyetinde yeni bir harbe sürüklemesi muhtemel Versay Muâhedesi sebebiyle bu Muâhede (ve dolaylı olarak, 28 Nisan 1919’da kabûl edilip ona zeyl olarak dâhil edilen Cem’iyet-i Akvâm Mîsâkı) aleyhinde kampanya yürüttü; netîce olarak, Versay Muâhedesi ABD tarafından tasdîk edilmedi. (https://www.firstworldwar.com/bio/lippmann.htm; 5.10.2024)
1920’de New Republic mecmûasından ayrılarak The New York World gazetesine geçti; 1929’da bu gazetenin Başmuharriri oldu. 1931’de The New York World kapanınca, The New York Herald Tribune gazetesinde yazmıya başladı. Buradaki muharrirliği, “Today and Tomorrow (Bugün ve Yarın)” sütûnunda otuz sene devâm etti. Sonrasında, yüksek tirajlı haftalık Newsweek mecmûasında yazdı. Her makâlesi, hemen neşrini müteâkib, yüzlerce Amerikan gazetesi tarafından iktibâs edilmekte ve 1968’de, 15 milyondan fazla Amerikan okuruna ulaşmaktaydı. (B. Bourbage, J. Cazemajou, A. Kaspi, Presse, radio et télévision aux États-Unis, Paris: Armand Colin, 1972, p. 43)
Bu gazete ve mecmûalara ilâveten, CFR’a bağlı bir teşekkül olan Foreign Policy Association’un nâşiriefkârları Intercom ve Foreign Policy Association Bulletin’de de makâleler neşrediyordu. (Jacques Bordiot, “Walter Lippmann”, Lectures Françaises, Pâris, févrirer 1975, No 214, pp. 31-34)
15 münteşir eserin müellifi olan Lippmann’ın hâssaten Public Opinion (Efkârıumûmiye) ve The Phantom Public (Hayâlet Halk) ünvânlı eserleri haberleşme, gazetecilik ve beşerî münâsebetler sâhalarıyle alâkalıdır.
Bunlardan birincisinde müdâfaa ettiği noktainazara göre, idârî mevkideki güzîdeler, çok def’a aklıselîmle düşünemiyen, kıt mâlûmâtlı ve lâkayd tavırlı halk veyâ efkârıumûmiyenin, kendilerinin umûmî maslahatı gözeten karârlarının doğruluğunu anlamasını ve onlara iknâ olmasını sağlıyacak şekilde propoganda yapmalı, dîğer tâbirle, efkârıumûmiyeyi kendileri şekillendirmelidir. O, buna, “îmâl edilmiş rızâ” veyâ “rızânın îmâli (manufacture of consent)” diyor. (Mezkûr Fransızca Wikipedia, “Lippmann” maddesi)
Lippmann’ın bu güzîdeci anlayışı, cumhûrî (démocratique) telakkîyle nasıl têlîf edilebilir? Çünki bu yaklaşımla, iktidâr zümresine, elindeki büyük imkânlarla, doğru olduğunu iddiâ ettiği karârlara (ki her iktidâr bu iddiâdadır) halkı şartlandırma hakkı tanınmaktadır; böylece, tâkîb edilen siyâsetlerde “halkın irâdesi” değil, “halkın irâdesi”ni keyfince şekillendiren (manipüle eden) iktidâr söz sâhibi oluyor… Hâlbuki iktidâr zümresinin, halkın temsîlcisi, vekîli olması ve kendisine verilen vekâlet hudûdları dâhilinde icrâât yapması lâzım gelirdi… Bu telakkînin aksine, “cumhûrî propaganda”, kendi kanâatlerini efkârıumûmiyeye dayatmayıp, mümkün mertebe objektif, sahîh bilgilerle onu aydınlatmakla yetinen, nihâî tercîh ve karârı ona bırakan propagandadır; dîğer tâbirle, ahlâkî propagandadır. Muhakkak ki İlmî Zihniyeti ve Cihânşümûl Ahlâkî Umdeleri benimsememiş siyâsetciler “cumhûrî siyâsetler” istihsâl ve tâkîb edemezler; aynen bunun gibi, bu vasıflar kendinde kökleşmemiş bir cem’iyette, Cumhûrî Nizâm serpilip gelişemez…
Mâmâfih, Lippmann’ın mensûb olduğu güzîde ve güzîdeci zümre nazar-ı dikkate alındığında, onun “rızânın îmâli” gibi cumhûrî felsefeye mugâyir bir anlayışı müdâfaa etmesi yadırganmıyor…
Gencliğinden beri ABD’nin infirâdcılık siyâsetine........
© Milat
visit website