menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (200)

40 1
18.12.2025

(Akşam, 5.3.1934, s. 1)

4 Mart 1934’te, yeni açılan İnk̆ilâb Tarihi Enstitüsü bünyesinde ilk “İnk̆ilâb Târihi” dersini veren Maârif Vekîli Prof. Yusuf Hikmet Bayur’un têvîline nazaran, Efendi’sinin “içkiye ve kadınlarla eğlenmiye düşkünlüğü”, bir “büyük adamlık îcâbı” imiş! Bu dersindeki iddiâsına nazaran ise, tercüme İsviçre Medenî Kânûnu’nun kabûl edilmesiyle, Memleket, bir ânda, “Kurûn-i Vustâ”dan (Orta-Çağdan) Muâsır Devre sıçramış!

***

Makbûle Hanım gülüyor, eliyle havada bir yarım dâire çizdikden sonra, iftihârla:

“- Pek çok!” diyor.

Belli, husûsen, Makbûle Hanım'ın teypi kapattırarak verdiği mâl̃ûmâta istinâden onlardan bir kısmının ismini sayıp döküyor: İçlerinde Devlet adamlarının kızları da bulunan uzun bir liste! Fanatik Kemalistler, “Ebedî Şef”lerinin bu donjuanesk muvaffak̆iyetleriyle ne kadar iftihâr etseler azdır! Nitekim Şemsi Belli de öyle yapıyor:

“Atatürk'ün kız kardeşi –rahmetli- Makbule Atadan'la yaptığımız söyleşiler, günlerce, haftalarca sürdü.

“1955 yılı Haziran ayının son günleriydi. Gülhane Askerî Hastanesindeki özel odasında yine kendisini ziyarete gitmiştim. Zonguldak Milletvekili Edibe Sayar'la birlikte Türk Kadınlar Birliği üyelerinden birkaç hanım ziyaretçi, Anıt-Kabr'e bakan pencerelerin önündeki koltuklarda oturmuşlar, sürekli konuklarından Sayın Sabiha Gökçen ile Muallâ Tuncak da yanıbaşında ayakta duruyorlardı. Ses alma aygıtını her zamanki sehpasının üzerine yerleştirdim. Mikrofonu, sırtını dayadığı yastığa iyice gömülmüş bulunan Makbule Atadan'ın eline verdim ve odada bulunan ziyaretçilerin iznini aldıktan sonra değişik bir soruyla açtım o günün konuşma gündemini:

‘- Atatürk hiç âşık oldu mu?'

“Makbule Atadan bu sorumu şöyle yanıtladı:

‘- Delikanlılık çağına ait duygularını bilemem. Bize hiçbir şeyini belli etmezdi. Kurtuluş hareketinden sonra, sizin sorduğunuz mânada kuvvetli bir aşk geçirdiğinden de haberdar değilim.'

‘- Atatürk'e âşık olan kadınlar var mıydı? Makbule Hanım güldü. Eliyle havada bir yarım daire çizdikten sonra:

‘- Pek çok' dedi… Pek çok… Bir tanesi Bağdat'ta tanımıştı ağabeyimi. Kendisine karşı ne kadar ilgi göstermişse, asker Mustafa Kemal de bu duyguya o kadar bîgâne kalmıştı. Vazifesi belki bunu icap ettiriyordu.' ” (Belli 1988: 127-128)

Makbûle Hanım’ın verdiği bu bilgilerden anlaşılan odur ki ağabeyi, kadınlarla mâcerâlarını, bir iftihâr hissiyle, arkadaşlarına ve işret sofrasına katılanlara olduğu gibi kızkardeşine de anlatıyordu… Kız kardeşi dahi, bu hikâyelerden rahatsız olmak şöyle dursun, onlardan, başkalarına aynı iftihâr hissiyle bahsediyor…

Belli, Makbûle Hanım’dan daha fazla bilgi almak........

© Milat