Meritokrasi: Emaneti Ehline…
Meritokrasi bir yönetim biçimi değildir. Bir ideal, bir amaç ve muhtemelen hiçbir zaman gerçekleşmeyecek olan bir ütopyadır. Tıpkı hiçbir hayalin, hayalin kendisi olmaması, en mükemmel haliyle onun kıyısına yaklaşabilmesi ve ama hiçbir zaman o kıyıdan içeri girememesinde olduğu gibi… Ne dün ne bugün onu kimse gördü ne de yarın görecek. Liyakat ışık, liyakatsizlik karanlıkla ilgilidir. Yayılma hızı daha yüksek olsa da ışık karanlığa her zaman mesafelidir, hatta onun bulunduğu yere uğramaz. Liyakat liyakatsizliğe göre konumlanmaz, onun aldığı biçime göre kendini ayarlamaz, rengini, biçimini değiştirmez. Yerçekimi, doğası gereği ışığı ha bire aşağı çekmeye çalışırken derinlerindeki karanlığı yukarıya püskürtmekten keyif alır. Sonuç olarak malzemesi toprak ve çamur olan her inşa hareketi birinci derecede insan ile gök arasındaki ilişkiyi koparmaya, insanı gökten uzaklaştırmaya yönelik bir içgüdüyle hareket eder.
Meritokrasi insanın beşerileşme sürecinin bir ürünü olarak Batı’da aristokratik hegemonyayı ortadan kaldırmanın en organize halidir. Siyasal sistemler beşerileştikçe beşerin yeteneklerine, emeğine, iş yapma becerisine yapılan vurgu yaygınlaşmış ve liyakat içeriden dışarıya hareket eden, dolayısıyla katıksız bir güç olarak kullanıma sokulan bir değere dönüşmüştür. Irk, renk, cinsiyet, nepotizm, ideolojik ayrım gibi çoğunluğu kazanılarak değil, kapalı devre sistemlerle bugünden geleceğe aktarılan ögeler üzerinden elde edilen statüler meritokratik anlayış geliştikçe geri çekilmek zorunda kalmış, sadece işlenmiş, emek verilmiş ve işlevlendirilmiş yetenek bir insanın statüsünün belirleyicisi olmuştur. Yeteneğin diğer........
© Milat
visit website