Körler pazarı
Geçen hafta okuduğum bir haber, insanın ve insanlığın nereye doğru gitmekte olduğuna yönelik fikrimi netleştirdi: Habere göre Ankara’da kozmetik mağazası indiriminde yoğunluktan dolayı kavga çıktı, insanlar birbirine saldırdı. O ruju ben alacaktım, o koku benim hakkımdı, o krem hayatımı kurtaracaktı… İki grup arasında çıkan kavgada taraflar birbirine buldukları nesneleri fırlattı, izdihamdan dolayı olası bir kitlesel facianın önüne zor geçildi. Üstelik bütün bunlar, gözümüzün önünde, burnumuzun dibinde İsrail’in kitlesel katliamlar yaptığı bir dönemde oluyor. Üstelik orada, hemen yanı başımızda insanlar diri diri yakılır, aç aç toprağa gömülürken oluyor. Üstelik annelerinin üstüne bomba yağdığı için –hasbelkader o bombalardan kurtulmuşlarsa- süt bulamayan bebekler de açlıktan ölürken oluyor. Ve biz, İsrail karşıtı bir gösteride değil, kozmetik kuyruğundaki izdihamda birbirimize şişe fırlatıyor, o kremi alamadığımız için birbirimizin gırtlağını sıkıyoruz. Bu olay, toplumun nereden nereye doğru savrulmakta olduğunun en büyük göstergelerinden biridir kuşkusuz. Hastalık dışarıya kızarıklık veya sivilce olarak vurur. Kitlelerin dikkat noktasının AVM’lere, orada da kozmetiğe yöneldiğinin en belirgin göstergesi gibi görünen bu olay, iç dünyalarımızın da, insanlığımızın da nereden nereye savrulduğunu gösteriyor.
Gösteri çağında yaşıyoruz. Kararlarımızın, yargılarımızın mercii gönül olmaktan çıktı, hatta akıl bile değil artık: Hayatımıza gözlerimiz yön veriyor ve o da deriden yol bulup içeri giremediği için dünyanın yüzeylerinde dolaşıp duruyoruz. Hiçbir meselenin künhüne vakıf olamadan, hayat ile ölüm arasındaki........
© Milat
visit website