Tam iki aydır bitmek bilmeyen bir katliamın gece gündüz devam ettiği Gazze’de terör devleti İsrail bilhassa çocukları öldürmeye devam ediyor. Fakat bu soykırım kadar canımızı yakan bir başka husus daha var. 2 milyarlık İslam dünyasının silikliği, kayıtsızlığı, cılız çıkan sesinin hiçbir etkiye sahip olmaması, Gazze’de yaşananlara alıştığı için sosyal medyada duyar kasarak vicdanını rahatlamaya çalışması… Bir de “Kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir” hadisine sığınarak hiç değilse kalbimden buğzediyorum deyip kendi kendini avutmaya çalışması, avutmaya çalışmamız daha doğrusu…

Yıllardır süregelen bu boşvermişliğin altındaki sebepleri çok iyi tahlil etmemiz gerekiyor. Terör devleti İsrail Filistin’e, Kudüs’e, Gazze’ye ilk defa saldırmıyor. Her katliamda hep aynı sloganları attık, saldırı 3-5 gün içinde sona erince de unutup hayatımıza devam ettik. Bu yaşanan vahşet de İsrail’in istediği vakit durunca unutacağız. Hatta boykot ettiğimiz ürünleri dahi tüketmeye başlayacağız. Daha önce de aynısı oldu, yine olacak. Zaten istikrarlı davranmış olabilseydik terör devleti bugün bu soykırıma asla cesaret edemezdi.

Musalla taşı Müslümanına dönüştük

Arap yöneticilerin İsrail kuklası olduğundan yakınıp duruyoruz. Müslüman halklar ayağa kalksaydı, aslan gibi kükreseydi, Gazze için gece gündüz meydanları........

© Milat