menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kur’an, kendisinde tanrısal güç vehmedenlere karşı insanın özgürleşmesini amaçlar

33 1
friday

Özgürlük, her bireyin fıtratında var olan ve de en temel hakların kullanımı konusunda hayati öneme sahip bir kavramdır. İnsanlar en temel ihtiyaçları olan ekmek, su ve hava kadar özgürlükleri için de mücadele etmişler, savaşlara tutuşmuşlar, bu uğurda büyük acılar yaşamışlardır ama haklarından asla vazgeçmemişlerdir.

Esas itibariyle bütün dinlerin öncelikli amaçlarından birisi de bireyin hiçbir baskıya maruz kalmadan, kendi hayatıyla ilgili bütün seçimlerini özgür iradesiyle yapabilmesidir. Bu bağlamda ifade etmek gerekirse, ilahi hitabın öncelikli hedefi de insanın özgürleşmesidir.

Kur’an’ın esas gayesinin, huzurun ve felahın önündeki engelleri kaldırarak insanın özgürleşmesini sağlamak olduğunu belirten Prof. Dr. Hasan Elik, Maide ve Beled surelerine dikkat çekerek şu tespiti yapıyor: “Bununla insanı özgürleştirmek amaçlanır. Kime karşı? Kendisinde tanrısal yetki ve güç vehmeden diğer insanlara karşı. Yani kişiyi, hürriyetini gasp eden diğer insanların elinden kurtararak hürriyetine kavuşturmak kastedilir buruda.” (Kur’an Bize Ne söylüyor, s118)

Hal böyleyken, hem Katolik-Protestan hem Yahudi ilahiyatçılar hem de İslam ulemasının geleneksel kültür kodları içinde oluşan yapı, ne yazık ki zaman içinde bireyin özgürlüğünün önünü kapatan bir zihniyet yapısına dönüşmüştür.

Mesela Sünni siyasi düşünce, Ehlu’l-Hall ve’l Akd kuralını pasifleştirerek ‘Şura’ prensibini etkisiz hale getirdiği için, bir bakıma veliahtlık ve saltanatın yolunu açmıştır. Daha da........

© Karar