*UYANIŞ YA DA YOK OLUŞ:*
Değerli okurlarımız, bugün sizinle siyasetin sığ sularında değil, hayatın tam kalbindeki o ağır gerçeklerle söyleşmek istiyorum. Etrafınıza bir bakın; sokaklarımızda, mahallelerimizde bir şeyler değil, "çok şey" eksiliyor. İnsaniyetimiz, ferasetimiz ve en acısı da farkındalığımız elimizden kayıp gidiyor.
Bugün öyle bir noktadayız ki; hayati konularda bile toplumun üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi bir duyarsızlık hakim. Odak noktamız sadece iki şeye indirgenmiş: “Siyasi mensubiyetimiz ve cüzdanımızdaki para” Oysa biz bu iki dar paranteze sıkışırken, dışarıda koca bir memleket, koca bir nesil elden gidiyor.
Kutsalların ardına saklanan yalanlarla bir toplum mutlu olamaz!
En korkuncu da ne biliyor musunuz? Yalanın dili! Bir yalan Arapça söylendiğinde ya da dini bir referansla süslendiğinde hakikatmiş gibi algılanır hale getirilirse o toplum tarihteki aci örnekleri gibi asla iflah olmaz! Toplum, kendi öz inancının temel direği olan "adalet ve dürüstlük" kavramlarından bihaber hale getirilirse sonun başlangıcına gelinmiş olunur.. Yanlışa "yanlış" demek yerine, o yanlışı yapanın "bizim mahalleden" olup olmadığına bakar olduk.
Tarih bize şunu haykırıyor; Endülüs medeniyeti, düşman orduları çok güçlü olduğu için değil; saraylarındaki ulema ve yöneticiler kişisel çıkarlarını dinin önüne koyup, toplumu cehalete terk ettikleri için yıkıldı. Bugün biz de aynı aymazlığın pençesindeyiz.
Bataklık kapımıza........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Tarik Cyril Amar