menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

2028 SENDROMU

25 0
06.06.2024

«Bizi bir başımıza bıraksalar,
tarafgirlik, cehalet
ve çok konuşmaktan başka müspet
bir hayat kuramayız.”

Böyle anlatır ya dizelerinin birinde Nazım Hikmet…Gelinen durum budur azizim:

“Çok konuşmaktan başka müspet bir hayat kuramayız.”

‘Yalan dolan al bir de sen oyalan’ cinsinden ‘kurdum’ diyenlerin kuytu köşelerde hesabı var. Şimdilerde en yakın hesap günü Kurban Bayramı. “7’den ‘70’e dernek, vakıflar vekalet kurbanın, kurban derisinin, peşine düştü. Ağzı dualı, kalbi imanlı dervişleri mücahitleri, adını bilmediğimiz, yüzünü görmediğimiz hayra koşan aşıkları istisna tutarım (onların yüzü suyu hürmetine ayaktayız).“Ensar ruhu” derken kurumlar ensarlık adına yapabileceğimiz cömertliğin, merhameti “simsarlığa” dönüştürdüler ki Hoca Ahmet Yesevi hazretlerinin bir sözü gelir aklıma,

-Yoklar doymadığında varlar ağlamıyorsa dünya tez yıkılır.

HANGİSİNDEN KORKARLAR: SAKİN ERDOĞAN’DAN MI, SİNİRLİ ERDOĞAN’DAN MI ?

Bekledik, hesap sorulacak toplantıyı… Milletvekilleri yüz tanıma sistemi ile girdiler salonlara. Fire veremediler bu yüzden. Koşu atı gibi bir oraya bir buraya gittiler. Dinlediler.

Hz. Musa’nın yumuşak konuşma sünnetini devam ettiren, Hz. Muhammed Mustafa’nın kriz dönemlerindeki sakinliğini üzerine elbise olarak giyinen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mutedil konuşması karşısında kimsenin dilinin kilidi açılmadı. Bakanlara ulaşamamaktan, seçim sonuçlarındaki sorumluluktan bahsedildi ki tam o sırada genel başkan yardımcısının “onurlu il başkanları istifa etti” sözlerini herkes kaydetti. Halbuki, il başkanları genel merkezin fatura ödeme yükünü hafifletmek için gelen talimatla istifa ettirilmişti.

Sağlık hizmetleri konusunda özel hastanelerden şikayet gelince Erdoğan bir ara celallendi, ancak Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya “sorunu çözün” talimatı verdi.

Şimdi Ak Parti teşkilatlarının sorduğu soru şudur: Hangisinden korkulur ? Sakin Erdoğan’dan mı, sinirli Erdoğan’dan mı ?

HAMAMÖNÜ KUMPASI

“Şöyle olur, böyle olur” diyenler dereden tepeden, “dikine yavrum dikine gidenler” Nazım Hikmet’in “çok konuşmaktan başka müspet bir hayat kuramayız” dediği gibi bir hayat kuramadılar. Milletvekillerinin kendilerini kurtarma planında ise imdatlarına “Hamamönü kumpası” gibi toplantılar yetişiyor ki sormayın.

Bazı abilerin yazıdan alındığını gördüm ki, Fetö ile mücadelede namaz safındaki arkadaşını sattığı bir ortamda kelle koltukta mücadele eden hukuk adamlarını yargının “isimsiz kahramanları” yargı mensuplarının “Hamamönü Kumpası” yazısından alınmasına şahit oldum. Zinhar gereksiz bir alınganlığın kurbanı olmaya heveslenmesinler. Doldur /boşalta gelmesinler… Ancak alınan üzerine alınsın. Onlar kendilerini biliyor. Yargıda mezat kurmak, racon kesmek, “büyüklerimiz böyle istiyor” diye infaza kalkışmanın bir ömrü var. Zira adalet sahipsiz değil. Ebu Ala El Ahlati diyor ya; “Adaletin Hakemi insaftır”

Kuva-ı Milliye’yi anlattığı şiirinde ne diyordu Nazım Hikmet:

İstanbul'da birçok hanımlar, beyler, paşalar,
Türk halkından kesmişlerdi umudu.
Yağdırıldı telgraflar Erzurum'a :
“Amerikan mandası altına girelim,” diye.
“İstiklâl, diyorlardı, şâyanı arzu ve tercihtir, amma
bugün bu, diyorlardı, mümkün değil,
birkaç vilâyet, diyorlardı, kalacak elde,
şu halde, diyorlardı, şu halde,
Memâliki Osmaniye'nin cümlesine şâmil
Amerikan mandaterliğini talep etmeği
memleketimiz için en nâfi
bir şekli hal kabul ediyoruz.”

Amerikan mandacılığını kabul etmeyen bizler; eder miyiz hiç İngiliz mandacılığını, majestlerinin ittifakını… Vahhabi’nin, Şia’nın dönüşüm öyküsünü… Bu devirde dava adamı olmak zor, dava adamı kalmak daha zordur. Dava adamı; kaskatı, dimdik ölür kabullenmez........

© Hürses


Get it on Google Play