menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Değişim ve "özgürleştirme" kıskacında CHP

28 0
12.09.2024

Bugün 12 Eylül 2024. Yakın tarihimizin en karanlık sayfalarından bir askeri darbenin yıldönümü.

Türkiye’de siyaset üretebilmenin önünü tıkayan ya da sınırlayan pek çok sebep sayabiliriz. Ancak aralarında anlamlı bir bağ olan bürokratik vesayet, askeri darbeler ve okur-yazarların bir bölümünün bu gayrı meşru iktidar denklemine yönelik ilgisi bu konuda özel bir yer tutar.

Dolayısıyla tam da bir askeri darbenin yıldönümünde bazı hadiselere bakmanın daha anlamlı olacağını düşünüyorum. 30 Ağustos günü ortaya çıkan yemin krizini, sadece orada ellerinde kılıçlarıyla yemin eden ve slogan atan teğmenler üzerinden değerlendirmek, yukarıda tarif ettiğim tehdit ve yanlışların tarihini yeterince anlamamaktır.

SİYASET KORUNMAZ, KORUR

Siyasetle toplum arasındaki ilişkinin en sağlıklı tarifi; bu yakınlığın herhangi bir silahlı gücün ya da kurumun korumasına ve yönlendirmesine ihtiyaç duymamasıdır. Hiçbir gerekçe, tarihteki herhangi bir an, dönem, olay ya da ideoloji; vesayeti ve bunun silahlı hali olan darbeyi meşru kılamaz. Ona alan açamaz, herhangi bir boyutuyla doğru sayamaz.

Aynı şekilde siyasetçi, parti, sivil toplum örgütü, herhangi bir kesim ya da güç, buna dair heveslere ve heyecanlara kapılamaz. Bu yönde bir arayışın içinde olamaz.

Siyaset ve siyasetçi, bir vesayetin veya demokratik düzende yeri, pozisyonu ve yetkisi belli bir kurumun gölgesinde olmayı aklından geçirdiği andan itibaren meşruiyetini kaybetmeye başlar. Tam da bu nedenle 30 Ağustos’taki tablo karşısında “ne var canım bunda” ile başlayan her tavır ve tepki bu sınırı........

© Habertürk


Get it on Google Play