Amerika’nın Kölelik Mirası ve “Göçmen Avı”
Bugün 2 Aralık, Birleşmiş Milletler tarafından “Köleliğin Kaldırılması Günü” olarak kutlanıyor. Ama gerçekte kölelik bitmedi, biçim değiştirdi. Zincirler görünmez oldu.
ABD’nin doğduğu topraklar; demokrasi masallarıyla değil, Afrikalı bedenlerle, yanmış tenlerle, ağır zincirlerle, hastalık ve açlıktan üst üste yığılan cesetlerle yoğruldu.
Bugün finansın, kültürün ve modernliğin kalbi olarak sunulan Manhattan, bir zamanlar kölelerin Amerika’ya ilk adım attığı giriş kapısıydı.
New York’un güney ucunda kurulan Wall Street, adını Hollandalıların inşa ettiği savunma duvarından alır. Ama o duvarın gölgesinde köle pazarları vardı. Afrikalı erkekler, kadınlar, çocuklar burada sergileniyor; dişlerine bakılıp fiyat biçiliyordu.
1600’lerin sonlarından 1700’lerin ortalarına kadar tarlaya, eve, gemiye veya inşaata uygun köleler burada sınıflandırıldı. Çoğu çocuk yaşta köleleştirilen insanlar, beden gücüne göre açık artırmayla satıldı.
Şimdi gökdelenlerin yükseldiği bu adanın temelinde Afrikalıların kemiklerinin, alın terlerinin ve gözyaşlarının harcı vardır. Milyar dolarların döndüğü Wall Street, hisselerden önce insan bedenlerinin alınıp satıldığı kirli bir pazardı.
Bu karanlık gerçek, tarihin üzeri boyansa da silinmedi.
Özgürlüğün sembolü gibi sunulan Amerika, aslında köle emeğiyle inşa edilmiş bir kıta devletidir. Bugün “medeniyetin vitrini” gibi sunulan teknoloji devleri ise dijital çağın kölelerini gizleyen sistemler kurdu.
Köleliğin ve Sömürünün Kurumsallaştığı 250 yıl
ABD’de köleleştirilmiş Afrikalılar sadece çalıştırılmadı; planlı, sistematik ve yasal koruma altında işkenceye, katliamlara ve insanlık dışı uygulamalara maruz bırakıldı. Birçoğu günde 200–300 kırbaç darbesiyle “disipline edilir”, bazıları sırtı tamamen açılana dek dövülürdü.
Köleler; kulak ve dil kesme, kızgın metal dağlamaları, zincire bağlayıp güneş altında saatlerce “ceza kazıklarında” bekletme gibi ağır işkencelere maruz kalırdı.
Birçok eyalette köle çocukları 5–6 yaşında ailelerinden koparılıp satılırken kaçan köleler yakalanıp canlı canlı ağaçlarda asılabiliyordu.
Kölelik sadece ekonomik bir mekanizma değildi; resmî belgelerle kutsanmış bir ölüm ve sömürü makinesiydi.
Bu karanlık makine için 250 yıl boyunca 12,5 milyon Afrikalı Atlantik üzerinden zincirlere vurularak taşındı. En az 2 milyon insan, gemilerde havasızlıktan, dizanteriden ve işkenceden öldü.
Plantasyon tarlaları, pamuk üretimi, şeker kamışı bahçeleri ve tütün çiftlikleri Amerika’nın “zenginliğini” oluşturan sektörler gibi anlatılır.
Oysa gerçekte bu çiftlikler, insan kanıyla sulanmış işkence........





















Toi Staff
Gideon Levy
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein