menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ALGORİTMİK ADALET

2 1
yesterday

Dijitalleşmenin her alana nüfuz ettiği bir dönemde, “adalet” kavramı yalnızca mahkeme salonlarında değil, bilgisayar kodlarının satır aralarında da şekilleniyor. Artık işe alımlardan kredi başvurularına, polis denetimlerinden sosyal medya akışlarına kadar birçok kararı insanlar değil, algoritmalar veriyor. Ancak bu algoritmaların adil olup olmadığı, günümüzün en tartışmalı meselelerinden biri haline geldi. “Algoritmik adalet” kavramı da tam bu noktada, dijital sistemlerin tarafsızlığı ve etik sorumluluğu üzerine yükselen yeni bir düşünce biçimi olarak öne çıkıyor.
Dijital kararların perde arkası: Algoritmalar ne kadar tarafsız?
Algoritmalar, basitçe, belirli girdilere göre sonuçlar üreten matematiksel modellerdir. Fakat bu modeller, onları eğiten veriler kadar tarafsızdır. Eğer bir algoritma, geçmişteki önyargılı insan kararlarından öğrenmişse, bu önyargıları geleceğe taşımaya da devam eder. Örneğin, bir işe alım algoritması, geçmişte erkek adayların daha çok tercih edildiği verilerle eğitildiyse, sistem otomatik olarak erkekleri öncelikli görebilir.
Benzer biçimde, bazı ülkelerde polis devriyelerinin planlanmasında kullanılan “tahmine dayalı güvenlik yazılımları” da belirli mahalleleri daha riskli olarak işaretleyebiliyor. Oysa bu sonuç, o mahallelerdeki suç oranlarından değil, geçmişteki denetim yoğunluğundan kaynaklanıyor olabilir. Yani algoritma, farkında olmadan bir mahalleyi “sürekli suç işleniyor” algısıyla damgalıyor. Bu durum, dijital sistemlerin ne kadar dikkatli tasarlanması gerektiğini gösteren çarpıcı bir örnektir.
Adaletin kodu: Şeffaflık, hesap verebilirlik ve etik
Algoritmik adaletin temelini üç ilke oluşturuyor: şeffaflık, hesap verebilirlik ve etik sorumluluk.
Şeffaflık, bir algoritmanın nasıl çalıştığının, hangi verileri kullandığının ve hangi kriterlerle karar verdiğinin açıkça bilinmesi anlamına gelir. Ne yazık ki, bugün birçok yapay zekâ sistemi “kara kutu” niteliğindedir; kararların nasıl verildiği sadece sistem geliştiricilerince bilinir. Bu durum, vatandaşın hakkını aramasını neredeyse imkânsız hale getirir.
Hesap verebilirlik ise,........

© Haber Gündemim