menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

YİNE Mİ AYNI KONU  ?

15 1
29.10.2025

Yazılarımı takip eden okurlarım az çok beni tanıdılarsa öğrenme güçlüğüne ne kadar özen gösterdiğimi bilir.

‎Evet bir kaç yazımda bir, buna değinceğim.

‎Tüm hafızalara kazınana kadar devam edeceğim.

‎Bu durumu tam anlatabilmek için.

‎Çünkü aslında onlar ellerinde olmayan sebeplerle geride kalıyorlar.

‎Tembellik, lakaytlık, umursamazlık v. s. nedenlerle değil.

‎Çünkü onların öğrenme teknikleri farklıdır.

‎Farklı tekniklerle öğrenir. Özellikle görsel hafıza ve oyun yoluyla öğrenirler.

‎Bazı çocuklar vardır, harfleri karıştırır, rakamları ters yazar, ödev başına oturunca dakikalarca kalemi elinde tutar ama bir türlü başlayamaz.

‎Anneler ve babalar evladının elinden tutup, “Sen yaparsın oğlum, sen başaracaksın kızım,” diye umutla bekleyer. Ama o bekleyişin içinde bazen yorgunluk, bazen çaresizlik, bazen de “Ben nerede hata yaptım acaba?” diye bir düşünce vardır.

‎ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ BİR KUSUR, BİR EKSİKLİK DEĞİL: BEYNİN BİLGİYİ FARKLI İŞLEME BİÇİMİDİR. YANİ ÇOCUK YANLİŞ DEĞİL, SADECE FARKLI ÖĞRENİR.

‎Öğrenme Güçlüğü Nedir?

‎Öğrenme güçlüğü, çocuğun zekâsı normal ya da normalin üzerindeyken; okuma, yazma, dinleme, konuşma, anlama veya matematikte beklenenden daha zor ilerlemesidir.

‎Bu durum “tembellik” ya da “ilgisizlik” değildir. Çocuğun beyninde bilgi işleme yolları diğerlerinden biraz farklı çalışır.

‎Bir öğretmen arkadaşım anlatmıştı:

‎Bir öğrencisi “elma” kelimesini yazmakta çok........

© Günışığı Gazetesi