Eve dönüş yolu
Günlerin yoğunluğu insanları yoruyor, evet. Ama bu yorgunluk, hani şu "çalıştıkça parıldar, pas tutmaz" denilenin tam tersi gibi. Sanki her gün, ruhumuzun cilasını biraz daha kazıyan, madeni bir bitkinlik. Sabahın alacakaranlığında, kahvesini yudumlayıp, içindeki o yorgunluğu bir sır gibi saklayarak evden fırlayan modern zaman bireyleri... Omuzlarında sadece iş yükü değil, bir de "olması gereken insan olmanın" ağır ve görünmez zırhını taşıyorlar. İronik değil mi? İnsan, ait olduğu toplumun evladı; havasından, suyundan, acısından beslenir. Ama aynı toplum, aynı şehir, onu öğütmek için kurulmuş dev bir değirmen gibi çalışır durur. Sabah evden çıkan o birey, bir kâğıt gemi misali, kalabalığın, trafiğin, beklentilerin ve hiç bitmeyen "yapılacaklar" listesinin azgın sularına atılır. Gemi su alır, yalpalar, yıpranır; lakin batmadan Eve Dönüş için hazırlanır.
İşte tam bu noktada, o kahramanımız için "Eve Dönüş Yolu" başlar. Bu yolculuk, sadece asfaltın, metronun ya da otobüsün üzerindeki bir mesafe değildir. O, bir tür sıla-i rahim, eve, yani kendi özüne, sığınağına geri dönüş hikâyesidir. Tıpkı Oliver Jeffers'ın bir romanındaki gibi, belki de ev, sandığımızdan çok daha uzaktadır ve onu bulmak için zorlu, bazen sıradışı bir yolculuk gerekir. Ya da Corinne Averiss'in hikâyesindeki gibi, evin sadece bir yer değil, kalpteki bir sıcaklık olduğunu idrak etmektir. Akşamüstü ışığında süzülen her bir yorgun adım, o bilindik kapıya, Yimou Zhang'ın The Road Home filmindeki masalsı ve sıcacık aşk kadar büyük bir özlemle atılır. İşte bu, Eve Dönüş Yolu'dur.
Dışarıdaki dünya yıpratıcıdır; lakin eve dönme hayali, insanı diri ve canlı tutar. Bazen o yolda, yorgunluğun perdesini yırtan keskin ve neşeli bir kırılma yaşanır: Kırmızı ışıkta durursun. Yan camdan içeri sızan çocuk gülüşleri, günün tüm ciddiyetini yerle bir eder. O an anlarsın: Hayat, sadece ödenmesi gereken faturalar ve yetişilmesi gereken son teslim tarihleri dizisi değildir. O kahkaha, o anlık duruş, eve dönüşün estetik dokunuşudur. Aslında Eve Dönüş, kendine dönüştür, kendini bilme ameliyesidir. Gün akşam olmuş, yorgun ve argın bir vaziyette kapının zilini çalarken yüzdeki tebessüm, gün boyu takınılan profesyonel maskenin arkasından sızan Anadolu ruhunun saf bir yansımasıdır. Ellerin ve yüzlerin yıkanması, sadece kirin atılması değil; dış dünyanın tozunun ve telaşının da temizlenmesi demektir. Şükrün ve kıyamın yerine getirilmesi elzemdir. O temizlikten sonra, iman ve teslimiyetin getirdiği bir dinginlikle oturulur sofraya; bir şükrün ifadesiyle dua avuçlarımıza yerleşiverir.
Diyanet TV'de "Eve Dönüş Yolu": Yıllardır izleyicilerin........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein