menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Özgürlük, Eşitlik ve Demokrasi

3 0
01.11.2024

Bunca yıl geçmesine rağmen (her ne kadar çoğunluk olduklarını düşünmesem de) genel anlamda Cumhuriyet; özel anlamda demokrasi rejimine karşı halen tepki veren, anlamak istemeyen ve hatta saltanat rejimine yakınlık duyan kesimler var. Bunun yanında, içinde doğup büyüdüğümüz rejime sahip çıkma hususunda niçin yeterince duyarlılık gösterip, cumhuriyetin daha üst bir aşamaya geçmesi için çaba gösteremiyoruz diye düşünüp durdum. Bu soruların çok bağlamlı cevapları elbette olacaktır. Zaten ömrümüzü bu soruları cevaplamakla ve hatta soruları cevaplamak yerine birbirimizle cedelleşerek geçirdik. Birbiriyle cedelleşmeyi yaşam biçimi haline getiren toplumlar ne her hangi bir gerçeği fark edebilir, ne de kendi içinde huzur bulabilir.

İnsanın düşünsel serüveni aynı anda birçok kavramı üreterek tekâmül seyrine devam eder. Üretilen kavramlar birbiriyle bağlantılı ve birbirini tamamlar niteliktedir. Öğrenme aşamalarında olduğu gibi, daha üst bir kavramın inşası için bu kavramı hazırlayan daha öncül kavramlar vardır. Yani daha üst ve komplike bir kavramı anlayabilmek için, onun ön aşamalarında gündeme gelen ve üretilen ya da keşfedilen temel kavramları bilmek gerekir. Meseleyi daha derin/kavramsal analiz etme işini, işin üstatlarına bırakarak, meseleyi ilk etapta aklıma gelen şekliyle, daha yalın ve gündelik bağlamada ele almayı daha uygun gördüm.

Cumhuriyet ya da demokrasi yönetim biçimi ve buna ait kültürün toplumumuzda istenilen düzeyde yerleşmemesinin ana nedeninin, bu kavramlara öncülük yapan temel kavramları yeterince anlayamamakta yattığını fark ettim. Yani cumhuriyet/demokrasiyi anlayabilmek için onun yaşam bulmasını sağlayan iki temel kavram olan özgürlük ve eşitliği yeterince anlayabildik mi acaba?

Kant'a göre özgürlük, istemenin özerk olduğunu açıklayan önemli bir kavramdır. Ona göre, akıl sahibi bir varlık olan insan, özgürdür. Özgür olarak, eylemlerinin belirleyicisi olan insan, bu eylemlerin sonuçlarından da sorumludur. Hegel, özgürlüğün ilk şartını bireyin özbilince sahip olması, yani kendi kendisinin farkında olması olarak tanımlar. İnsanın düşünce ve eylemlerinin belirleyici olabilmesi için, ona sunulan ve müstesna olan akıl sahibi olma vasfını aktif olarak devreye sokması beklenir. Ancak insana ait olan bu vasfın devreye girebilmesi için, aklını kullanabilme imkânına sahip olması da gerekir. Özgürlüğün, insanın eylemlerini belirleme fırsatına sahip olmasının yanında, özgürlük alanının da hangi seviyede ve nasıl kullanacağını da belirlemesi beklenir.

Kant, özgürlüğü aynı zamanda ahlakı inşa etmenin ön koşulu olarak görürken meşhur risalesinde,

“Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır….. Doğa, insanları yabancı bir yönlendirilmeye bağlı kalmaktan çoktan kurtarmış olmasına karşın, tembellik ve korkaklık nedeniyledir ki, insanların çoğu bütün yaşamları boyunca kendi rızalarıyla erginleşmemiş olarak kalırlar, ve aynı nedenlerledir ki bu insanların başına gözetici ya da yönetici olarak gelmek başkaları için de çok kolay olmaktadır. Ergin olmama durumu çok rahattır........

© Fikir Coğrafyası


Get it on Google Play