menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Carry-trade yıkmadan çıkabilecek mi?

12 0
24.07.2024

Levent Alkan

ANALİTİK BAKIŞ

Bir fareyi tepesine kadar taze buğday dolu kavanozun tepesine bıraktılar. Fare bu en sevdiği buğday dolu kavanozdan bir an olsun ayrılamadı. Çünkü çok mutluydu, karnı doyuyordu. İkinci, üçüncü, dördüncü derken on gün fare buğday dolu kapta doyasıya yedi. On günün sonunda buğday kavanozun dibine kadar azaldı ve bitti. On birinci günün sonunda fare ne kavanozun dışına çıkabiliyor ne de karnını doyurabiliyordu. Artık özgür değildi. Birileri yardım ederse karnını doyurabilecek, yoksa birkaç içinde ölecekti. Buradan çıkan ders; tüm kazanç ve kayıplar; kısa vadeli değil, uzun vadeli bakışlı bir vizyonu hedeflemelidir. Kısa vadede ne elde edildiğinden öte, uzun vadede neler olabileceğine konsantre olunmalıdır. Etraflıca irdelemeden kısa vadeli kazanımlara odaklanmak tuzağa düşmektir.

“Eskiler alıyorum” şiirini bugün yazmaya kalksa Orhan Veli (1914-1950), o bilinen son mısrasını düzeltmesi gerekirdi. Belki de “bir de günümüz ekonomisinde balık olsam” diye yazmak zorunda kalırdı. Ekonomik araştırmalar, neo-liberalizmle ilgili 3 temel aşamayı tespit ediyor. İlkinde kamunun özel sektörle dişe diş mücadele ettiği branşlardan özelleştirmelerle çekilmesi aşamasıdır. Tarım, gıda, gübre, giyim gibi sektörlerimiz bugün tamamen dışa bağımlıdır. İkinci aşama ise kamunun tekelinde olması gereken; elektrik, ulaşım, haberleşme gibi alanların, yıkıma neden olacağı tahmin edilse de özelleştirmenin kısa vadeli çıkarlarla kamu yararı gözetmeden gerçekleştirildiği aşamadır. Bizim özelleştirmelerimiz kamunun kontrolünde tekel olması gereken kuruluşları, özelin oligopol ya da monopol şirketleşmelerine dönüştürmüştür. Metal sanayi, rafineri, petro-kimya, telekom, elektronik, tarım, hayvancılık gibi sektörleri tamamen dışa bağımlı duruma dönüştürmüştür. Üçüncü aşamaysa teknolojinin ve sermayenin payını artırıp, ücretli kesimin payını azalttığı yüksek verimlilik dönemidir. Yapay zeka ücretlilerin çalışma sürelerini kısaltmayı sürdürecektir. Bugünün Türkiye ekonomisinde ücretlinin tedirginliği olağanüstü boyuttadır. Rahatsızlık açıklanan enflasyonla, gerçek hayatta yaşanan fiyat artışları birbiriyle örtüşmemesinden kaynaklanmaktadır. Çalışanın ya da emeklinin ücretine yapılan artış; köprü, otoyol, hastane, muayene, ilaç, gıda, ulaştırma, kira artışlarında gerçekleşenler uzaktan yakından birbiriyle ilgili değildir. Çalışanlar daha çok çalışıp, daha az kazanmak gibi bir açmaz içindedirler. Kuramsal bakış, artışların gelecek 12 aylık enflasyon beklentisine göre tayini söylemektedir.........

© Ekonomim


Get it on Google Play