Lacivert Bir Hikâye Lütfen!
“Bakın Hanımefendi. Bu saatte niye mi geldim? Gündüzler çuvala girmişti. Ayaklarım haliyle birbirine dolanıyordu. Ağzımda da kaşık oyunu, yumurtayı düşürdüm düşüreceğim derken bu vakit oldu. Arife günü bu saatte en önemli ihtiyacımın bir ipek eşarp olduğunu hatırlayıverdim. Ellerimi hamurdan çıkarıp hızlıca size geldim. Evet, bugün bayram. Aslında arife. Saat 12’yi geçti evet ama dünya artık çok hızlı. Arifeyi bayramdan saymayınız Sizin işiniz bana ipek eşarp satmak olmalı. Bu saatte de olsa bana lacivert, klasik duruşlu bir ipek eşarp satmalısınız. Lütfen. Allah rızası için bana lacivert, ipek, gösterişli bir eşarp.”
Acelem vardı tabi. Hep bir acelem vardı, iki acelem de olabilir, üç de. Biriktirmek kaderimde var. Öyküleri de günü gelir, lazım olur diye biriktirmiyor muyum? Hiçbir kârım yok bu işte ama olsun pazar ola, hayrola.
Acele giden ecele gider derler buralarda. İstanbul’u uzaktan severler. Bendeniz de sizi seviyorum. Ecelim henüz gelmemiş, ben de ona gitmedim, hep ihmal… Ama ben ona bir gidip pir gitmek istiyorum, ondandır ecele gitmeyişim. Gelsin, beni bende bulsun istiyorum ama ben de uzaklardayım. Malum. Hem henüz şöhret sahibi bir şair değilim, burnum doğuştan büyük. Yani yüzüme büyük diyeyim. Çay tabağı kadar yüzüm, kepçe gibi bir burnum vardı sanırım doğduğumda. O da başka pazara.
Ayağıma çorap bile giymedim. Hamuru yoğurdum, onu biliyorsunuz. Çocuklara arife günü banyosunu yaptırdım ki daha güzel büyüsünler diye. Arife........





















Toi Staff
Gideon Levy
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein