DOYUMSUZ ZENGİN, TOPLUMSAL BİR DİNAMİTTİR...
Fakirlerin doyması çoğu zaman bir parça ekmekle mümkündür. Bir tas çorba, bir sıcak lokma, bir samimi ilgi doyum için yeterlidir. Fakir için mesele çeşit değil, ihtiyaçtır. Açlık bedendedir; doyunca diner. Ama zenginin açlığı midede değil, hırsındadır. Onun açlığı doymaz; çünkü sahip olduklarıyla değil, sahip olamadıklarıyla yaşar. İşte asıl tehlike burada başlar.
Bir toplumda fakirlerin açlığı doğal bir imtihandır ama zenginlerin doyumsuzluğu ahlaki bir çöküştür. Fakir, eline geçenle şükretmeyi bilir. Zengin ise çoğu zaman elindekini yetersiz görür. Daha fazlasını ister, daha yukarısını hedefler, daha çoğunu hak bildiğini zanneder. Sahip oldukça rahatlaması gerekirken, daha da huzursuzlaşır. Çünkü doyumsuzluk; insanı tatmin etmez, esir alır.
Doyumsuz zengin sadece kendini tüketmez, toplumu da kemirir. Çünkü o; paylaşmaz, biriktirir. Biriktirdikçe güvenliği artmaz, korkusu artar. Kaybetme endişesi, zenginliğini zehirler. Bu korku onu merhametsiz, adaletsiz ve kibirli yapar. Artık mesele ihtiyaç değil, üstünlük yarışıdır. O yarışta vicdan kaybolur, ölçü bozulur, denge yıkılır.
Toplumsal adaletsizlik çoğu zaman fakirin........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein