menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ALLAH’A ŞÜKÜR – İNSANA TEŞEKKÜR...

13 1
wednesday

İnsan, nimeti sever; fakat çoğu zaman nimetin arkasındaki hakikati görmekte zorlanır. Elindekini sahiplenirken; vereni unutur, kendisine dokunan emeği alırken; o emeğin sahibini görmezden gelir. Oysa hayatın ahlâkî dengesi çok nettir. Allah’a şükür; kulluktur, insana teşekkür ise; adamlıktır. Biri inancın omurgası, diğeri karakterin aynasıdır. Bu ikisi birlikte yürürse; insan kemale erer, biri eksik kalırsa; dindarlık kuru bir şekle, insanlık ise kaba bir menfaate dönüşür. Şükür; nimeti tesadüfe havale etmemektir. Sahibini tanımaktır. “Ben yaptım, ben kazandım” kibriyle değil; “Bana verildi” teslimiyetiyle yaşamaktır. Şükür; insanı haddini bilmeye çağırır.

Kendisini merkeze koyan değil, kendisine verilenleri emanet bilen bir bilince taşır. Kur’an’da şükrün bu kadar ısrarla vurgulanması boşuna değildir. Çünkü şükür, nimeti artıran bir sır olduğu kadar, insanı nankörlükten koruyan bir ahlâk zırhıdır. Şükürsüzlük; sadece bir unutkanlık değil, zamanla kalbi katılaştıran, vicdanı körelten bir çürümedir.

Ne var ki şükür, insanı yok sayma hakkı vermez. “Allah verdi” deyip, vesile olanı görmezden gelmek; iman değil, nezaketsizliktir. Çünkü Allah, nimetlerini çoğu zaman insanlar üzerinden ulaştırır. O hâlde o insana teşekkür etmemek, nimeti küçümsemek değilse bile, ahlâkı eksiltmektir. Teşekkür, tam da bu noktada bir edep ölçüsü olarak karşımıza çıkar.........

© Denge