İkinci Trump Dönemi ve Orta Doğu
5 Kasım’da gerçekleşen ABD başkanlık seçimleri sonucunda Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Donald Trump ülkenin 47. başkanı olarak bir kez daha seçildi. Donald Trump, 20 Ocak 2025 tarihinde başkanlığı resmi olarak üstlenecek.
ABD başkanlarının ülkenin dış politikasındaki etkisine dair muhtelif değerlendirmeler bulunsa da, Donald Trump bir önceki döneminde takip ettiği politikalar ile dünya siyasetinde kayda değer girişimlere imza attı. Trump’ın ikinci başkanlık döneminde hangi politikaları nasıl takip edeceği sorusu, küresel coğrafyada çok sayıda bölgeyi ilgilendirdiği gibi, Orta Doğu bölgesini de yakından ilgilendiriyor.
İlk başkanlık döneminde Donald Trump, Orta Doğu bölgesine yönelik çok sayıda önemli politikayı hayata geçirdi. Bölge jeopolitiğinde önemli kırılmalar yaratan bu politikalardan birisi, hiç süphesiz, ABD’nin teşviki ve arabuluculuğu ile muhtelif Arap ülkeleri ile İsrail arasında imzalanan anlaşmalar oldu.
İbrahim Anlaşmaları olarak isimlendirilen bu anlaşmalar ile Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Fas ve Sudan, İsrail ile aralarındaki diplomatik ilişkilerin normalleştiğini resmi olarak ilan etmiş oldular. Bu gelişme, kendi adına, Trump’ın bölgesel diplomasideki önemli başarılarından birisi olarak kaydedildi.
Donald Trump yönetiminde hayata geçirilen bir diğer diplomatik adım, ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı oldu. ABD, ilk olarak, İsrail’in 70. kuruluş yıldönümü olan 14 Mayıs 2018 tarihinde, fiili olarak büyükelçiliğini Kudüs’e nakletti. Daha sonra Başkan Trump, büyükelçiliğin taşınma kararını resmi olarak 4 Haziran tarihinde imzaladı. 25 Mart 2019 tarihinde ise Trump yönetimi, işgal altındaki Golan Tepeleri’ni egemen İsrail arazisi olarak tanıyan bir karara imza attı.
Bölge diplomasisinde ciddi etkileri olan bir diğer karar olarak ise Donald Trump yönetimi, 8 Mayıs 2018 tarihinde, bu tarihten üç yıl önce imzalanan ve Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak bilinen İran nükleer anlaşmasından resmi olarak çekildiğini ilan etti. Bu karar aynı zamanda, Trump yönetimince İran’a yönelik yaptırımların artırıldığı ve maksimum baskı siyaseti olarak nitelenen dönemin de başlangıç noktasını teşkil etti.
İkinci döneminde, Donald Trump’ın ilk dönemi ile kıyaslandığında Orta Doğu’ya yönelik takip edeceği politikaların değişip değişmeyeceği, eğer değişirse ne kadar değişeceği sorusu oldukça hassas ve ancak öngörülebilmesi gayet zor bir soru olarak cevaplanmayı bekliyor.
Bu sorunun yanıtını belirleyecek önemli etkenlerden birisi, Trump’ın hem ABD halkı hem de yasama kurumları noktasında daha güçlü bir destek ile ikinci dönemine başlayacağı gerçeği. Trump’ın ikinci döneminde bölgeye yönelik yaklaşımlarında çok daha serbest ve belki de pervasız hareket edeceği şimdiden ifade edilebilir.
Seçim kampanyası esnasında Donald Trump, dünyadaki savaşları durduracağını bir seçim taahhüdü olarak sık sık dile getirdi. Ne var ki, bu taahhüdün........
© Daktilo1984
visit website