menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İletişim atmosferi

22 1
05.01.2025

Evlerdeki, işyerlerindeki ve ülke çapındaki iletişimleri farklı ölçütlere dayanarak sınıflayabiliriz. Örneğin baskıcı, bağımlı kılıcı ya da demokratik iletişimler kurulabilir. Bu yazıda, hemen her ortamda kullanılan üç tür iletişim atmosferini tanımlamak istiyorum. Bunlar, söyleme, söylenme ve dinleme atmosferleridir.

Evlerde, işyerlerinde, günlük yaşamın hemen her alanında olayları betimleriz ya da insanlardan bir şeyler isteriz. “Yemek hazır”, “Bir bardak su verir misin?”, “Toplantı tutanakları geldi mi?”, “Şu adresi biliyor musunuz?” diyebiliriz. Bezen de siyasetçiler “Önümüzdeki ay enflasyon düşecek” derler. Bütün bunlar olumlu veya olumsuz duygu ifadesi taşımayan nötr söylemlerdir, söyleme kategorisine girer.

Günlük yaşamda sıklıkla söyleniriz de. Hafifçe şikâyet etmekten tutun da sözel tacize varan bağırıp çağırmalarımız, kavgalarımız bu gruba girer. Örneğin erkeğin, “Bu ne ya! Ağız tadıyla bir maç izlememe izin vermiyorsun” diye bağırması veya kadının, “Gündüz işte, akşamları evde koşturup duruyorum, kendime ayıracak beş dakikam yok. İki şeyin ucundan tutsan ölür müsün?” demesi söylenme atmosferini oluşturur. İşyerinde amirlerin, apartmanlarda -sözde- apartman sakinlerinin, trafikte kendini haklı gören herkesin bağırıp çağırması, siyasetçilerin ekranlara çıkıp rakip partiye hakaret etmesi söylenme atmosferini yaratır.

Söyleme atmosferi işlerin yolunda gitmesini sağlarken söylenme atmosferi zaten yolunda gitmeyen işleri daha da zora sokar. Muhabbet muhabbet doğurur, öfke ise öfke doğurur. İki tarafın öfkesinin karşılıklı olarak yükselmesi sonunda cinayet bile çıkabilir ortaya. Öfke........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play