Bitmeyen ortaçağ düzeni - A. Celal Binzet
Tarihsel bir süreç olmasının ötesinde içerdiği uygulamalar bakımından kendinden sonraki birçok dönemi derinden etkileyen bir ortaçağ dönemi var. Ortaçağ, Hıristiyanlığın yayıldığı, antik uygarlığının yok olduğu 5. yüzyıl ile Rönesans’ın başlangıcı sayılan 15. yüzyıla değin olan 1000 yıllık zamanın adı sayılmıştır. Kimileri için uzun, karanlık bir dönem sayılır. Kimileri de o karanlığın içinde ışıyan sanat parçacıklarının varlığına bakıp sevinir. Örneğin Boccacio, kara düşüncenin kıskacındaki suçsuz insanların öldürüldüğü zamanların kaçış yapıtı Decameron’u yazdığında o karanlık henüz kalkmamıştı. Ayrıca bir başka boyutta, insan odaklı antik çağ sanat yapıtlarının dinsel gerekçelerle parçalanıp yok edildiği görülür. Başlangıçtaki hoşgörü masallarının yerinde toptan yıkıcılığın karmaşası yükselmişti artık.
Johan Huizinga, kült yapıtı “Ortaçağın Günbatımı”nda söz konusu zamanın derinliklerinde dolaşır. Toplum hiyerarşisi içindeki taht kavgaları, karşılıklı oyunlar ve o karmaşadan yararlanarak aradan sivrilen din kurumunun yaptıkları inanılmaz boyutlardadır. Bir yanda yoksul halktan paralar toplanıp dinsel yapılar yükselirken öte yanda iktidar kavgaları inanılmaz boyutlara ulaşır. Kendileri zenginleşirken yoksullaşmayı ötelemek adına öne........
© Cumhuriyet
visit website