Kahraman Sokak Fetişizmi Haysiyetsiz Uzlaşıya Karşı!
19 Mart sonrasında bir muhalif mücadele yöntemi olarak sokağın; uzun süredir istirahatte olduğu hasta yatağından kalkmış ve gerilip gözlerini ovuşturarak etrafa bakınmakta olan mahmur bir seçenek olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kabaca bir isimlendirmeyle Saraçhane protestoları, artık aynı rejimi dahi paylaşmadığı Gezi olaylarından beri baskılanan muhalif duygu birikiminin tabii ve yerinde bir tezahürü idi. Halbuki aradan geçen zamanda hükumet içerisinde ciddi yolsuzluklar peyda olmuş, nabzı düşen iktidar partisi o esnada hakim olunan devlet mekanizmaları vasıtasıyla akla hayale gelmeyecek korkunç yollarla beş ayda hayata döndürülmüş, ülkenin anayasası ve dolayısıyla rejimi bir gecelik bürokratik cambazlıkla ham hum şaralopa getirilerek değiştirilmiş ve bunlara benzer şekilde bir meşru-alternatif yol olarak sokağı işaret edecek birçok olay yaşanmıştı. Sokak açısından; tüm bu turlarda pas hakkının nesnesi haline gelmiş olması; belki de zamanın muhalefetinin sırasını bekleyen bir bürokrat zihniyetine denk gelmesiyle izah edilebilirdir. Bu bağlamda; Saraçhane protestoları, muhalefetin 2017 sonrasında acımasızca sindirildiği yeni milli güvenlik devletine karşı daha sivil geçmişi yad eder, yarı-nostaljik bir başkaldırı idi. Kanımca bu nostalji; Gezi Parkı olaylarının, eylemlerin lokomotifi olan genç kitlelerin çocukluk çağına tesadüf ediyor olmasıyla daha da mana kazanmaktadır.
Sokak hareketleri ve teşkilatçılık, vurguladığım üzere Kılıçdaroğlu’nun muhalefetin başını çektiği çağlarda bugüne nazaran ikinci plana itildiği kesin olan nosyonlardı. Hoş; iktidarın ha bugün, ha yarın ufukta gözükeceği gerçeği(!) göz önüne alındığında bu pek de mantıksız sayılmazdı. İktidara birkaç adım kala ileride iş birliği yapılması zaruri toplum kesimleriyle, aktörlerle durduk yere ipleri koparmanın manası yoktu. Uygun anı bekleyip hamle yapmak; rahat, meselesiz bir devir teslim en temiziydi. Muhalefetin bünyesinde yıllarca muhafaza ederek hasletleştirdiği bu terfi bekler tavrı, iktidar tarafından eşi emsali bulunmaz bir nimet olarak da tespit edildi ve bundan olabildiğince istifade edildi. Sanırım buna verilebilecek en güzel örnek, 2023 seçimleri öncesinde muhalif çevrelerce iktidar alametleri olarak görülen bürokratik posta güvercinlerinin mevcudiyetidir. Bugünden bakıldığında bu güvercinlerin; esasında duruma hakim iktidarın, mevzubahis muhalif hasleti en zarif bir şekilde okşayan elleri olduğu rahatlıkla görülebilir.
19 Mart sonrasında kolayca tespit edilebilecek şeylerden birisi de Özgür Özel başkanlığındaki CHP’nin Kılıçdaroğlu CHP’sine kıyasla sokağa çok daha kıymet veren, -muğlak olmayan- sahici kitleye istinat eden ve yine daha teşkilatçı bir yapıdan mürekkep olduğudur. Bana kalırsa Özel CHP’sine nazaran Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’de elitlerle kritik ilişkiler ve nokta atışı bağlantılar, hem kestirme yol hem de anahtar olarak görülüyordu; tabandan gelen ses dalgası sözde değerli olarak addedilse de iktidara uzanan asıl yolun tepedekilerle irtibat ve ittifaklar olduğu düşünülüyordu. Bu sebeple de........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein