menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Siyasi ahlâksızlık ve İmamoğlu davası

23 16
latest

Sokak dilinde yaygın olarak kullanılan "Delikanlılığın kitabını yeniden yazmak" diye bir tâbir vardır. Genellikle olumlu anlamda kullanılır. Birinin öyle bir davranışı görülmüştür ki, mevcut "ahlaki örnekleri" hatta olumlu anlamda "raconu" bile aşan iyilik ve güzellikte bir örnek sergilemiştir. Övgü ve yüceltme anlamında "önemli ve büyük bir katkıda bulunduğuna" atıfta bulunulur, o "kitaba"...

Son 20 yılın Türkiyesi’nde ise, "siyasi ahlaksızlık" bağlamında bu alanda yazılmış olduğunu varsaydığımız sanal kitaplara yepyeni ve olağanüstü "düşük" seviyeli yeni yeni örneklerle karşılaştık, karşılaşmaya da devam ediyoruz.

Aslında siyasi ahlâksızlığın, geçmişte Türkiye’nin siyasi tarihinde görülmüş pek çok ve zaman zaman kanlı başka örnekleri de vardır. Onları da hatırlamadan ve hatırlatmadan bu konuyu konuşmak elbette yanlış olur.

Örneğin 27 Mayıs 1960 askeri darbesi ile iktidarı ele geçiren güçlerin, günün siyasetçilerini temsilen 3 kişiyi idam ederek ortadan kaldırmaları, elbette ki siyasi ahlâksızlığın ötesinde birer menfur cinayettir.

Sonrasında 12 Mart 1971 döneminin icracısı faşist unsurların, yine sola ve devrimci güçlere "tırpan" amacıyla gerçekleştirdiği infazlar, idamlar ve mahkemelerde hukuku "iğfal eden" kararlar ve soruşturmalar, yine siyasi ahlak konusunda bu toprakların siciline düşürülmüş birer "kara leke" sayılır.

12 Eylül 1980 faşist darbesinin hedef aldığı başta sol, sosyalist, devrimci, sendikacı, öğrenci örgütlerini hedef alan (hem insan yaşamı hem de mevzuat anlamında) "katliamı", idamları, Anayasa değişiklikleri vs. bu anlamda o sicili daha da karartacak olumsuz katkılardır.

Ama buraya kadar saydıklarım, adı üstünde, birer silahlı askeri darbe ve müdahaledir. Tankla, topla, tüfekle, cebren, parlamentoyu feshederek, Anayasa’yı ortadan........

© Birgün


Get it on Google Play