Ahlâk perdesi ile gelen iktidar sansürü
Son günlerde sanatçılar üzerinde artan baskılar, tek tek olaylardan ibaret değil; sistematik bir susturma politikasının parçaları. Black metal grubu Sarrinvomit’in üyelerinin tutuklanması, Manifest grubunun gözaltına alınması, yurtdışına çıkış yasağı ve karakola imza atma şeklinde verilen adli kontrol kararı ertesi grubun Türkiye turnesinin iptali, Grup Yorum’un şarkılarına yıllardır getirilen erişim engeli ve en son Mabel Matiz’in bir şarkısının yasaklanması, İçişleri Bakanlığı’nın müstehcenlik iddiasıyla Mabel Matiz’den şikâyetçi olması… Müziğin türü, şarkıcının kimliği, eserleri beğenip beğenmediğimiz hiç önemli değil. Bu tablo kabul edilebilir bir durum değil.
Müzik, sanatın en yalın ve en güçlü ifade biçimlerinden biridir. O nedenle baskının hedefi haline getirilmesi tesadüf değil. İktidar, sanatı susturdukça toplumun nefes borularını da tıkamış oluyor. Bugün bir metal grubunu, yarın bir halk müziği grubunu, ertesi gün bir pop şarkıcısını yasaklamanın mantığı aynı: siyasal İslamcıların yaşam biçimlerini tek tipleştirme arzusu.
RTÜK’ün aldığı kararlar, “ahlaka aykırılık” ve “aile değerleri” gibi muğlak gerekçelere yaslanıyor. Oysa aynı ekranlarda kadın düşmanlığını, mafya romantizmini, şiddeti ve nefret söylemini meşrulaştıran onlarca yapım hiçbir engelle karşılaşmıyor. Görünen o ki mesele “ahlak” değil, farklı yaşam biçimlerine ve özellikle LGBTI görünürlülüğüne tahammülsüzlük.
Bu durumun hafife alınacak tarafı yok. Çünkü “iki üç şarkıyı sildik, kalanlarla devam ederiz” diye düşünmek, aslında karanlık bir mağaranın içinde olduğumuzu........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein