menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Nevzat Süer Sezgin: Çocuklar medyanın her çeşidini çikolata sever gibi severler

14 0
05.10.2024

*Duygusal zedelenme, çocuklar arasında yaygın bir sendrom haline geldi.

*Kapitalizm, şiddeti yaygınlaştırarak çocukların zihinlerinde karanlık yaratıyor.

*Medya, şiddet kültürünü yaymak için kullanılan en kolay araçlardan biri.

Medyanın şiddetin yayılmasında etkisi ne? Çocuklar bu durumdan nasıl etkileniyor? Daha da önemlisi, çocuklar medyanın iyi bir tüketicisi haline dönüşürken medyanın zararlı etkilerinden nasıl koruyabiliriz?

Eğitimci yazar Nevzat Süer Sezgin’in bu soruya yanıtı net: “Çocuklara doğru seçim yapmayı öğretmek, onları şiddetten korumanın en önemli adımıdır.”

Nevzat Süer Sezgin anlatıyor.

Ödüllü yazarlar yetiştirdiniz, Eksi 18 Edebiyat Topluluğu’nda çok sayıda derleme kitaba imza attınız ve devam etmekte olan "Yetişkinler İçin Çocuk ve Gençlik Edebiyatı" atölyeleriniz var. Ayrıca anne-baba-öğretmenler için çocuk gelişimi, iletişim, insan gelişiminde medyanın etkileri, demokratik yaratıcı kişilik gelişimi ve çocuk edebiyatı üzerine pek çok çalışmanız olduğunu biliyorum. Türkiye'de ve yurt dışında medya, şiddet, oyuncak, kitap vb. konularda söyleşiler de yaptınız. Bu saydığım başlıkların her biri ayrı bir söyleşi konusu, buradan diğerlerinin de hazırlığı içinde olduğumuzu duyuralım ve ülke gündemini oldukça sarsan çocuğa yönelik şiddet konusuyla başlayalım. Uzun yıllar çocuklarla çalışmış biri olarak son yıllarda çocukların daha çok şiddete maruz kaldığını düşünüyor musunuz?

Evet, ne yazık ki ülkemizin her kesiminde şiddet çok yaygın. En ağır bedeli de kadınlar ve çocuklar ödüyor.

Günümüzde her kesimden çocuk, güçlü bir şiddet bombardımanı altında. Artık çocuklar şiddet içeren davranışları doğal bir olguymuş gibi algılamakta ve öğrenmekte. En vahimi de artık masum çocukluk kültürünün yok edilmiş olması.

Sosyal medya ve bilgisayar oyunlarında şiddet içeren içerikler hakkında genel bir değerlendirme yapabilir misiniz?

Çocuk ve genç penceresinden bakılınca günümüz dünyası alabildiğine zengin, eğlenceli, karmaşık ve korkutucu bir öğrenme ortamıdır. Bir yanda bin bir çeşit yiyecek giyecek, bin bir çeşit oyuncak, bin bir çeşit olay, bin bir çeşit kitap, bin bir çeşit müzik, bin bir çeşit eğlence… Diğer yanda savaşlar, ölümler, doğal afetler, açlıklar, yoksulluklar, umutsuzluklar, korkular, korkular, korkular… Bir yanda doğruluk dürüstlük, çalışkanlık, gibi erdemler; diğer yanda paranın, silahın ve kasın gücüne olan tapınma.

Çocuk hızlı değişen bir varlık. Her yaşta bilişsel, dilsel, bedensel, cinsel, sosyal ve duygusal değişimi farklı.

Dolayısıyla çocuğun yaşam deneyimini anlamlandırma becerisi, estetik değerleri, kültürel birikimi ve duygusal gereksinimleri, içinde bulunduğu yaşa göre çok değişken.

Çocukların düş gücü yetişkinlerden çok fazladır ancak anlamlandırma yetisi yaşıyla birlikte büyür. Dolayısıyla yetişkinlerin erken yaşta onlara sunduğu filmlerle ve bilgisayar oyunlarıyla yaratabilecekleri düşleri gereğinden fazla büyütebilirler. İşte o zaman ne olur? Düşle gerçek zaman karışabilir, üstelik bu karışıklık 9 yaşın sonuna kadar sürebilir.

Çocuklar, neredeyse ergenlik ortalarına kadar duygusal gereksinimlerinin henüz farkında değildir. Tüm bu gelişimsel özellikler göz önüne alındığında görülür ki çocuk, kendisine sınırsız sunulan (aslında maruz kaldığı) her şeyi sorgulamadan kabul ederek gerçekmiş gibi algılayabilir. Oynadığı oyunların, izlediği filmlerin kahramanıyla özdeşleşebilir.

Çocuk ve genç intiharlarının, depresyonlarının, çocuk bombacıların ve genç katillerin katlanarak arttığı dünyamızda işte bu karmaşanın payı büyük. Bu karanlığın yaratılmasında vahşi dediğimiz kapitalizmin etkisi ise çok daha büyük. Bir yandan tüketim kültürü körüklenirken, diğer yandan an be an artan korku kültürü bütün dünyayı sarıyor, insanlar yalnızlaştırılıyor.

Başta Amerika olmak üzere emperyal güçler insanlığın düşlerini çalarak, dilini bozarak sermayenin isteklerini silahla, şiddetle, kanla gerçekleştirecek bireyler yaratmak için her çeşit medyayı, edebiyatı, sinemayı ve oyunları kullanmaktan sakınmamakta.

Otoritenin hâkimiyeti altındaki medya, korku kültürü yaratmak için kullanılan en kolay araç. İnternetin yaygınlaşmasıyla hızla çoğalan sosyal medya da bu amaca hizmet etmekte gecikmedi elbette.

Şiddet içeren medya içeriklerinin çocukların sosyal ve duygusal gelişimleri üzerindeki uzun vadeli etkilerinden bahseder misiniz?

Neil Postman 1985 yılında, Birleşmiş Milletlere “medya çocukları küçük yetişkinler haline getiriyor” diyerek uyarıda bulundu. Bu uyarıya rağmen gelişmekte olan ülkelerde durum hiç de iç açıcı değil.

Ipsos'un “Türkiye'yi Anlama Kılavuzu” araştırma verilerine göre toplumun i’u her gün ortalama 3 saat 44 dakika televizyon izliyor. Kadınlar erkeklere göre daha fazla TV başında. Bu izlenme oranı haftada 26 saate yaklaşıyor (aynı verilere göre Almanya’da TV izleme oranı haftada 15 saat, Hollanda’da 11 saat). Ülkemizde çocukların 1’i yatma saati gelinceye kadar yetişkinlerle birlikte ekran başında her çeşit programı izliyor.

Bir başka araştırmaya göre ülkemizdeki dört büyük televizyon kanalındaki görüntülerin u’i olumsuz. Anlık olarak ise saatte 213 şiddet görüntüsü veriliyor (bu olumsuz şiddet görüntüleri en çok haberler, diziler, çizgi filmler ve spot görüntülerde mevcut). Yani kısacası küfür, kötü söz, tehdit, korkutma, dayak, tecavüz, fuhuş, döverek öldürme, eşya fırlatma, ölü insan ya da hayvan, tabut, korku veren hayvan, ev ve trafik kaza görüntüleri günde 3406........

© Bianet


Get it on Google Play