menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

"Sözün Düşüşü" Üzerine

22 0
18.06.2024

Jacques Ellul’un “imaj” kavramı üzerine düşünceleri, modern toplumda imgelerin ve medyanın gücü üzerine derin bir analiz sunar. Ellul, imajın toplumsal ve bireysel yaşam üzerindeki etkisini vurgulayarak, imajların sadece birer temsil değil, aynı zamanda buyurucu ve yönlendirici güçler olduğunu belirtir. Teknoloji ve toplum üzerine yaptığı çalışmalarla da tanınan bir Fransız sosyolog ve filozof olarak, imajın toplumsal kontrol ve yönlendirme aracı olarak nasıl kullanıldığını derinlemesine incelemiştir. Ona göre, modern toplumda imajlar yalnızca bilgi vermekle kalmaz, aynı zamanda insan davranışlarını ve düşüncelerini şekillendirir ve yönlendirir.

Ellul'un “imaj buyurucudur” der ve bu metaforu imajların pasif nesneler olmadığını, aksine aktif bir şekilde bireylerin algılarını, değerlerini ve eylemlerini etkilediğini ifade eder. Bu, medya ve reklamcılık gibi alanlarda özellikle belirgindir; imajlar, neyin güzel, neyin değerli ve neyin arzu edilir olduğunu belirler ve bu yolla insanların tüketim alışkanlıklarını ve toplumsal normları biçimlendirir. “Sözün Düşüşü” adlı eserinde, modern toplumda imajların yükselişi ve sözün değer kaybı üzerine derinlemesine bir analiz sunar. Ellul, bu analizinde görsel ve işitsel algıların insan üzerindeki etkilerini, bu algıların farklı işleyiş biçimlerini ve sonuçlarını ele alır. Bu düşünceler, modern dünyada nasıl bir dönüşüm yaşandığını ve bu dönüşümün insan ilişkileri ve toplumsal yapılar üzerindeki etkilerini anlamamıza yardımcı olur ve görme ve işitmenin birbirinden temelde farklı algılar olduğunu vurgular. Görme, uzaysal bir deneyimdir ve bize bir dünya panoraması sunar. Bu panoramada her şey belirli bir düzen içindedir ve gözümüzle gördüğümüz nesneleri bir bağlam içinde anlamlandırabiliriz. Görme, bize tutarlı ve bütünsel bir perspektif sağlar. Öte yandan, işitme tamamen (temporal korteks) zamansaldır. Sesler ardı ardına gelir ve bizi sürekli bir belirsizliğe sürükler. Ses, uzayda belirli bir yer işgal etmez; zaman içinde var olur. Bu nedenle, işittiğimiz sesler bizi doğrudan ve aracısız bir sorgulamaya iter: “Ne oldu?”, “Şimdi ne........

© Başkent'te Karar


Get it on Google Play