menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

‘Allahım yok musun?’

37 8
05.07.2024

Yıllar önce genç bir editör yeni işe başladığı büyük yayınevlerimizden birinde ilk kez yayın kurulu toplantısına katılır. Toplantıda yöneticiler, diğer editörler vb. 13-14 kişi vardır. En tepedeki yönetici, kendisine şahsen tanıdığı, kişisel bağlantısı bulunan yazarlar olup olmadığını sorar. Genç editör birkaç isim sıralar. Saydığı isimlerden birini hiç kimse tanımamaktadır, “O kim?” diye merak ederler. Yazarın kitaplarından söz eder ama nafile çabadır. “Unutulmuş” değildir, o yazarın ismi orada ilk kez duyulmaktadır, bilinmemektedir.

İrfan Yalçın işte böyle bir yazardı. Entelektüel açıdan dibe vurmuş yayıncılık sektörümüzde tanınmayan, ismi anlı şanlı yayınevlerinin toplantılarında hiçbir çağrışım yapmayan ama yıllar boyunca kendi yatağında usul usul akan derin bir akarsu gibiydi. “Fareyi Öldürmek”, “Ölümün Ağzı”, “Pansiyon Huzur”, “Genelevde Yas”, “Büyük Soytarı”, “Uzun Bir Yalnızlığın Tarihçesi”, “Engerek”, “İlkyaz Ölümleri”, “Yorgun Sevda” gibi eserleriyle Türk edebiyatının bir dönemden sonra ne yazık ki gizli kalmış hazinelerinden biriydi. Yıllar önce İstanbul’u ve bütün sahte ilişkileri terk ederek Köyceğiz’e yerleşmiş, neon ışıklarından uzak durmuş ve üretimini büyük bir sükûnet içinde sürdürmüştü.

1991’de imzalayarak gönderdiği “Uzun........

© Aydınlık


Get it on Google Play