Can sözdür
Sözümüze, “söz” diyerek başladık… “Söz”ü konuşmaya devam edelim:
Edebiyatımızın abide şahsiyeti Fuzuli’nin görkemli eseri Leylâ ve Mecnun’da bir beyit vardır ki, “söz”ün mana ve mefhumunu filozofça tanımlar:
“Can sözdür eger bilirse insan Sözdür ki diyerler özgedir can”
Fuzuli burada demektedir ki: “İnsan iyi düşünecek olursa (anlar ki); can (ruh) sözden ibarettir. Eğer cana (ruha) başka bir anlam verirlerse, bu boş bir sözdür.”
Beyitte konu edinilen “söz” tabiri aslında, söyleme eyleminin sonucu olan şeyden çok; söz söyleme ve sözü anlama yeteneğini, yani düşünme ve fikir üretme, konuşma melekesini (nâtıka) anlatır.
Çünkü insanlar söz (kavram, kelime) aracılığı ile düşünürler ve düşündüklerini söz (ses ve yazı) yardımı ile bir kalıba döküp muhataplarına aktarırlar. Böylelikle söz, fikir üretme faaliyetinin (düşüncenin) hem mahalli (yeri), hem de mazharı (belirteci) olmaktadır. Yani düşünce (fikir) sözün tezgâhında dokunmakta; yine sözün kalıbında (ses veya yazı hâlinde) ete kemiğe bürünmektedir.
Beytin anlam dünyasından çıkan sonuç şudur:
Fuzuli “ruh” kavramına klasik medrese eğitiminin........
© Aydınlık
visit website