Orta Asya oltaya düşmemeli - II
Geçen hafta; Batı’nın, düşük ve orta gelir grubundaki devletlerin altyapı gereksinimleri üzerinden yeni bir sömürü alanı üretmiş olduğunu; ABD’nin altyapı yemini yutmaktan son anda kurtulan Orta Asya’nın, AB zokasını yuttuğunu yazmıştım. Kendi öz kaynakları ile altyapı açıklarını kapatmakta zorlanan Orta Asya, orta vadede “altyapı” karşılığında sömürgeleşme riski ile karşı karşıyadır. Yazımın sonucunu özetlersem, deniz ticaret yolları kontrolü için ABD veya Çin ile mücadele yeteneği bulunmayan, ama kıta içi kara ticaret yolları üzerinden Asya’ya nüfuz etme niyetindeki AB’nin sunduğu “stratejik ortaklık” algısına inanan Orta Asya’nın, -gaza gelerek- KKTC’yi dışlamasının sebepleri olduğunu ve “kötü sonuçları” olacağını yazmıştım.
Meselenin özünde, “jeopolitik güç denklemlerini en basit hâliyle bile algılayamamak, yani jeopolitik körlük” vardır. Günümüzde, Batı’nın Doğu’yu sömürü yönteminin, ticaret yolları kontrolü üzerinden Doğu’nun üretim gücünü ve pazarlara erişimini kontrol etmek olduğunu yazılarımda okumaktasınız. Pazar erişimine bağımlı olan Doğulu üretim gücünün zincirlerini kırmasının da, birleşerek mücadele etmeyi gerektirdiği açıktır. Bu da, Doğu’nun kaybettiği ticaret yollarının kontrolünü geri kazanmasına; elindeki koridorlara da sahip çıkıp Doğu ile birlikte ve Doğu’nun yararına kullanmasına bağlıdır.
Asya’nın içlerinde “karaya/kıtaya kilitli” durumdaki Türk Devletlerinin batı yönlü tüm ticareti;
- Rusya veya Gürcistan üzerinden Karadeniz Havzası pazarlarına,
- Türk Mavi Vatanı üzerinden de Akdeniz Havzası pazarlarına ulaşmaktadır.
Doğrudan ifade etmek gerekirse: Bağımsız Türk devletlerinin batı yönlü ticareti, Türkiye’nin “Mavi Vatanı”ndan “bağımsız hareket edemez.” Diğer taraftan Türkiye, bağımsızlıklarını ilan ettikleri 1991 yılından beri Asya’nın “karaya/kıtaya kilitli” Türk devletlerine, Karadeniz ve Akdeniz Havzası, yani kendi jeopolitik güç alanı üzerinden ticaret yapmaları konusunda bırakın zorluk çıkarmayı, bizzat ellerinden tutup desteklemiş, teşvik etmiştir. Yani, ana ticaret yolu durumundaki “Türk Mavi Vatanı”, bugüne kadar, “karaya/kıtaya kilitli” Türk devletlerine ayak bağı olmamayı, aksine kolaylık........
© Aydınlık
