menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Milli Mücadele’de Amasya’nın Tercih Edilme Nedenleri ve Amasya Tamimine Giden Süreç

8 1
14.11.2025

30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesinin imzalanmasından sonra yaşanan süreçte İstanbul başta olmak üzere Anadolu’nun pek çok yeri İtilaf Devletleri tarafından işgal edildi. İşgallere bir süre sessiz kalan Türk halkı, İzmir’in Yunanistan tarafından işgal edilmesi ile üzerindeki ölü toprağını üzerinden attı ve yurdun çeşitli yerlerinde bu işgalleri protesto eden mitinglere katıldı. Bu arada Osmanlı bürokrat ve aydınlarında çeşitli büyük ülkelerin mandalığını kabul eden fikirler de vardı. Ancak başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere Kazım Karabekir, Fethi Okyar, Ali Fuat Cebesoy Paşa gibi vatansever subaylar Anadolu’ya geçerek Milli Mücadele’yi başlatma yollarını aradılar. Milli Mücadele, Anadolu’nun hangi ilinden başlamalı emin değildiler. Mustafa Kemal Paşa, Kazım Karabekir Paşa ve diğer vatansever Türk subayları Milli Mücadele’nin başlatılacağı yer olarak Amasya’yı uygun gördüler. Çalışmanın amacı; Milli Mücadele’de Amasya Tamimine giden süreç, bu tamimin önemi ve Amasya’nın tercih edilme nedenlerini ortaya koyabilmektir. Makalede bilgileri aktarabilmek için literatür taraması yapıldı ve bu konuyla ilgili kitaplar, makaleler ve bilimsel tezler okunarak okuyucuya aktarılmaya çalışıldı. Çalışmanın hedefi ise Amasya Tamimine giden süreçte Amasya halkının vatansever ve ülke sorunlarına yönelik sağduyulu yaklaşımını okuyucuya sunabilmektir.
Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra 13 Kasım 1918 tarihinde İstanbul’a gelen Mustafa Kemal Paşa, Ordu Müfettişi olarak atanana kadar İstanbul’da beş ay kalmıştır. Bu süre zarfında ülkenin kurtuluşu için bazı görüşmeler gerçekleştirdi. 30 Nisan 1919 tarihinde ise padişahın iradesiyle IX. Ordu Müfettişliğine atanarak Anadolu’ya gönderildi (Türkmen, 2021: 2711).
Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıktığında ilgilendiği iki konu vardı: Birincisi: “Müdafaa-i Hukukve Redd-i İlhak cemiyetleri ile ilişki kurabilmek”, İkincisi ise “Pontus çetelerinin terör ortamına çözüm bulabilmek” (Özcan, 2013: 69-82). Pontus çeteleri tarihi emellerini gerçekleştirmek için Amasya’yı merkez kabul etmişti dolayısıyla Amasya’da yoğun bir faaliyet gösteriyorlardı. Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere Pontusçu çetelere büyük destek verdiler (Özcan, 2013: 69-82). Özellikle Merzifon Amerikan Koleji, Pontusçu çetelerin lojistik destek aldıkları bir karargâh hâline geldi. Pontus çeteleri Amasya, Tokat ve çevresinde şiddet faaliyetleri yürütüyor ancak Müslüman halk meşru müdafaa yapmak istediğinde büyük devletleri kendilerine zulüm ediliyor gerekçesiyle işgale davet ediyorlardı.
Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıktığında ülkedeki genel vaziyeti “Nutuk” adlı eserinde şöyle tarif ediyor:
“Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu grup, I. Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaş’ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı’na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında oturan Vahdettin, soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükümet aciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı. Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta…” (Atatürk, 2011: 1).
Mustafa Kemal Paşa’nın anlattığı üzere ülkenin genel vaziyeti oldukça ağırdı. Ülkenin pek çok yeri İtilaf güçlerinin kontrolü altına girmişti (Demirci, 2010: 7). Amasya ve Tokat gibi işgal edilmeyen yerler ise her an işgal edilmeye hazır durumda idi.
Azınlıkların kurdukları cemiyetler ülkede zararlı faaliyetler yürüttüler. İstanbul Patrikhanesinde “Mavri Mira” adlı kurul oluşturuldu ve bu kurul doğrudan Venizelos’tan emir aldı. “Yunan Konsolosluğu ve İstanbul Patrikhanesi” de silah deposu vazifesi görüyordu. Özellikle Samsun ve Amasya’da zararlı faaliyetlere girişen Rumların arkasındaki kişi ise Amasya ve Samsun yöresi Metropoliti Germanos idi. Bu çeteler silahlı eylem, miting ve yardım kampanyası adı altında örgütlerine finansal destek sağlıyorlardı (Demirci, 2010: 8). Pontus çeteleri de gücünü bu oluşumlardan alıyordu.
Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a gittikten sonra durumu bizzat gözlemlemiştir. İstanbul’dan bazı tedbirler alınmasını istemiştir. Örneğin; Dokuzuncu Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa talebi üzerine Samsun ve Amasya’da asayişin temini için jandarma kuvvetlerine takviye yapılmasını ve komitelerin takibinde görev yapanlara örtülü ödenekten para gönderilmesini talep etmiştir.
“Yeniden efrâdın celb ve teslîhi keyfiyeti hasbe'l-hâl şâyân-ı nazar olup ancak jandarma ma‘âşât ve muhassasâtı ahîren tezyîd olunarak âdetâ jandarma kaydına rağbetde tehâlükü mûcib olacak dereceye iblâğ edilmesine ve vatanımızın muhâfaza ve müdâfa‘âsı için bezl-i cân ü mâl edileceğine dâir esâsen her tarafdan ve her sınıf efrâd ve tebe‘a-i Osmaniye'den tezâhü- rât-ı mütemâdiye ve mütetâbi‘ada bulunulduğu şu sırada devletin hâlen muhtâc olduğu jandarmaya kayd keyfiyetinin de bir vazîfe-i vataniye îfâsından ibâret olduğunun îcâb eden mahallerde ahâliye hüsn-i suretle ifhâmı te’mîn-i maksada hâdim olacağına binâen cihet-i mülkiye ve askeriyece ona göre tedâbîr ve teşebbüsât-ı lâzımenin îfâsıyla îcâbı mikdâr jandarmanın kayd ve istihdâmı esbâbının istikmâli husûsunun Dâhiliye ve Harbiye Nezâretleri'ne iş‘ârı ve paşa-yı mûmâ-ileyhe bu yolda cevâb i‘tâsı tezekkür kılındı.” (BOA, MV: 215/132)
Mustafa Kemal Paşa Samsun’a olağanüstü yetkiler ile geldiğinde Samsun İngilizlerin işgali altında idi. İngilizler, 9 Mart 1919 tarihinde Samsun’a 200 kişilik bir müfreze yollamış ve şehri işgal etmişti. Bu müfrezenin bir bölümü ise Merzifon’a işgal için gönderildi (Özcan, 2014: 123-136). Bu vaziyet üzerine Samsun’da fazla bir şey yapamayacağını anlayan Mustafa Kemal Paşa, Samsun’da 6 gün kaldı ve Havza’ya geçti. Havza’daki faaliyetlerinden dolayı 8 Haziran’da İstanbul’a çağrılan Mustafa Kemal Paşa, İngilizlerin daha da sert tutum sergileyeceğini düşündüğünden dolayı daha güvenli ve daha çok insana ulaşabileceği bir yere gitmek istedi (Özcan, 2014: 123-136). O yer: “Amasya” idi.

Mondros Mütarekesi’nden sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti kendini feshetti. Ancak bu teşekkül yurdun her yanında temsilcisi olan bir örgüttü. İttihatçılara bağlı hareket eden Karakol Cemiyeti Anadolu’nun pek çok yerinde işgallere direnişi örgütledi. Amasya’da İttihatçılar ile Hürriyet ve İtilaf Partisi çekişme hâlinde idi. Amasya halkı ise sağduyulu hareket ederek particiliğin bu zor dönemlerde doğru olmadığına inanıyordu (Demirci, 2010: 51-53).
Amasya ve çevresi Rum Pontusçuları’nın tehdidi altında idi. Amerika ve İngiltere’de bu çetelere destek vermekteydi. Amasya halkı ülkenin zor durumda olduğunu idrak edebiliyordu. Amasya halkının işgalciler ile ilk çatışması Merzifon’a İngiliz bayrağı çekilme hadisesi ile başladı. 15 Mart 1919’da İngiliz askerleri Merzifon’a girdiler. Merzifon’daki Rum ve Ermeni heyeti işgalcileri karşıladı. Amerikan Anadolu Koleji karargâh hâline geldi. Mondros Mütarekesinin 6. Maddesine göre hapishanede bulunan Ermeni ve Rumlar serbest bırakıldı. Merzifon’da Türk bayrağının indirilmesine halk tepki gösterdi. Bu protesto karşısında İngilizler geri adım atmak zorunda kaldı ( Menç, 2007: 20-21). İngiliz İşgal Kuvvetleri, Türk idareciler üzerinde baskı kurdular. Geçmişte yaşanan olaylar nedeniyle Rum ve Ermenilerden oluşan Tehcir Soruşturma Komisyonu kuruldu. Ermeni Tehcirinde İngilizler tarafından suçlu olarak görülen Belediye Reisi Delihasanzade Hüseyin Bey ile Salihbeyzade Hüseyin Bey tutuklandılar (Menç, 2007: 22).
Bölgedeki asayişsizliği Mustafa Kemal Paşa şöyle raporlamıştır:
“Seferberliğin başlangıcında liva dâhilinde, özellikle asker kaçaklarından ve Müslüman, Rum, Ermeni gibi unsurlardan ayrı ayrı oluşan bir takım çeteler, adi hırsızlıkla ara sıra da öldürmelerle meşgul olmuştur.” (Evsile, 1998: 70-83; Atatürk ile ilgili Arşiv Belgeleri, 1982: 30-32).
Anadolu’nun bazı bölgelerinin işgal edilmesi üzerine, halkın tepkisini ölçmek isteyen İngilizler, Hacı Hafız Tevfik Efendi İngilizleri sert biçimde uyarmıştır. İngilizler bu tavrı, İngiliz İstihbarat Servisinden bir subay şöyle raporlamıştır:
“Tahkik Komisyonlarımızın beldesine girmesini istemeyen ve icap ederse, halkın silahlandırılarak üzerimize saldıracağı haberini gönderip mümessillerimizi kabul etmeyen sarıklılardan birisidir” (Menç, 2007: 25).
İşgalci İngilizler ile Amasya halkının karşı karşıya geldiği ikinci olay ise Saat Kulesi’ne İngiliz bayrağı asılması ile gerçekleşti. Mayıs ayları sonlarına doğru şehre İngiliz temsilcisi Solter gelir. Hükümet Köprüsü üzerinde bulunan Komiser İsmail Kesim’e Mutasarrıf Sırrı Bey’i sorar ve Onu Malta’ya sürgün göndereceğini söyleyerek Saat Kulesi’ne İngiliz bayrağı asar. Amasyalılar ise kuledeki bayrağı görünce Saat Kulesi etrafında toplanırlar. Olaylar çıkar ve İngilizler Türk bayrağını yeniden asmak zorunda kalırlar (Demirci, 2010: 54; Menç, 2007: 28-31).
Rum eşkıyaları özellikle Amasya ve çevresinde silah deposu oluşturuyor ve silahlı eylemlerde bulunuyordu. Amasya Tuzsuz Rumları’ndan bir grup, Müslüman olmasından dolayı Terziköy Bekçisi Himmet’i öldürmüşlerdir. Mustafa Kemal Ermeni ve Rumların eşkıyalıklarını İstanbul’a sürekli raporlamıştır.
“Merzifon Kazası'ndaki Rumlar ve İngiliz zâbitleri hakkındaki istihbârâta zamîmeten bu defa Amasya Livâsı'ndan aldığım malûmatda ancak esna-yı tehcirde Merzifon'da esasen çokça kalan Ermenilere bu kere mahall-i saireden gelenler ve hicretden avdet edenler yüzünden mikdarlarının daima artmakda olduğu ve bunların haricden de mübâya‘asına teşebbüs etmeleri ve iki mâh mukaddem Patrikhâne'den gönderilen Bedros ve Lerjon nâmında tahsil görmüş iki genç Ermeninin mesele-i siyasiye ile iştigal etmelerinin mahsûs olduğu Merzifon Amerikan Mektebi'ne getirilen eşya sandıklarının üzerinde Ottoman-Amerikan markaları görüldüğünden bunların her hâlde esliha olduğuna şübhe bırakmışdır. Bu eşya kafilesinin Merzifon'a takrînde üç [kola] ayrılarak muhtelif kollarla kasabaya dahil olmaları bu şübheyi takviye eylediği Merzifon'daki dört İngiliz zâbitinin Amerika Koleji'nde ictimâ‘ı bunların bu havalide komitecilik teşkilatıyla uğraşdıklarını ve merkez-i müzâkerât ve teşebbüsât ittihâz etdikleri şübhesini uyandırdığı Merzifon'da Mister Cecil ile beraber üçü doktor, dördü eczacı olarak, sekiz olarak da dört İngiliz zâbiti mevcud bulunduğu ve gayet mahremâne ve kendilerine ihsâs etdirilmemek üzere tahkikât ve tecessüsâta devam olunduğu bildirilmekdedir. İstihbâr kılınacak malûmat bilâhare arz olunacakdır.” (BOA, HR. SYS: 2633/2_22)
Gelişmeler karşısında sessiz kalmamak isteyen Merzifonlular, İzmir’in işgalini protesto etmek istemiş ancak İstanbul hükümeti buna engel olmuştur. Sonrasında İngiliz temsilcisi Hurst bu politikayı tebrik etmiştir (BOA, HR. SYS: 2633/2_25-26).
Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’dan Amasya’ya gelme sürecinde Amasya şehri karışıklık içinde ve gergin bir hava hâkimdi. Amasya halkı, Mustafa Kemal........

© Aydınlık