II. Grup Üyesi Adalet Bakanı Ahmet Rifat Çalıka’nın Politik Yaşamı ve Düşünceleri (1888-1963)
Bu makalede Cumhuriyet tarihinin unutulmuş kıymetli şahsiyetlerini hatırlamak ve hatırlatmak amacı vardır. Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında ve Cumhuriyet rejiminin inşasında önemli görevler üstlenmiş değerli vatan evladı şahsiyetlerin hatıralarına ve hizmetlerine tarih önünde hatırlatmak gerekmektedir. Bu değerli şahsiyetlerden olan Ahmet Rifat Çalıka, 1914’de daha 27 yaşında Kayseri Belediye başkanı olmuş 1919 tarihine kadar bu görevde bulunmuştur. Milli Mücadele döneminde Kayseri Müdaafa-i Hukuk Cemiyetini kurmuştur, Misak-ı Milli sınırlarının İstanbul meclisinde kabul edilmesinde hizmetler etmiş ve Ankara hükümetine desteğini açıkça ifade etmiştir. Sivas Kongresine katılmış, kurucu mecliste milletvekili olarak hizmet etmiştir. Rauf Orbay kabinesinde 35 yaşında iken Adalet Bakanı görevini üstlenmiştir. Bir akademisyen olarak amacım; bu değerli vatan evladının hatırlanmasına ve hizmetlerinden dolayı adsız vatansever kahramanlarına vefa gösterilmesini sağlamaktır. Mustafa Kemal Paşa’ya göre Çalıka Bey “iflah olmaz bir muhalif” idi. Ahmet Rifat Çalıka’nın yer aldığı II. Grup’ta halifeci-padişahçı olanların sayısı fazlaydı. Çalıka Bey tasfiye edilmesine rağmen ülkesine hizmet etmeye devam etmiştir. Örneğin; Adana’da nebati yağlar fabrikasını Türkiye’ye kazandırmıştır. Bu fabrikaya sermaye koyanların arasında Hacı Ömer Sabancı’da vardır.
Ahmet Rifat Çalıka Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine tanıklık etmiş, Milli Mücadele dönemini ve Cumhuriyetin doğuşu ve siyasi çekişmelerin en yakınında olmuş biridir. Çocukluğundan beri günlük tutan Ahmet Rıfat Çalıka babasının Adana’nın Kozan ilçesine tayini sırasında (1903) Mersin limanında gemiye binerken bir sandık kitabı imha edilmiştir. Daha sonra 1918’de savaşın son bulması ve Sevr Anlaşması ile Batı’nın baskısı neticesinde soykırım yapmakla suçlanmış ve siyasi baskıya maruz kalmıştır. 1915 Tehciri sonrasında Ermeniler Osmanlı Devleti’ne isyan etmiş ve neticesinde Ermenilerin büyük bir bölümü göçe zorlanmıştır. Bu göç sırasında birtakım acı olaylar yaşanmıştır. Bu süreçte zarar gören Ermeniler için ülkede soruşturmalar başlatılmıştır. 1918’den sonra İstanbul 1 numaralı Harp Divanı kurulmuş, Ermeni tehcirinde görevli yetkililer haksızca suçlanmış ve işgalci kuvvetlere şirin gözükmek adına idama mahkum edilmişlerdir. Bu taraflı suçlamalarla idam edilen Yozgat Mutasarrıflığı ve Boğazlıyan kaymakamı olan Mehmet Kemal Bey Damat Ferit Hükümeti tarafından İstanbul’a getirilmiş Nemrut Mustafa Paşa tarafından idama mahkum edilmiştir. Ancak Mehmet Kemal Bey’e daha sonra Mustafa Kemal Paşa ahde vefa göstermiş ve itibarını iade etmiştir. Ahmet Rifat Çalıka 1915’de Kayseri sınırları içinde yer alan Bünyan ilçesi kırsalındaki Ermenilerin devlete sadakatsizlik emrini bildirmiş hükümet kararıyla tehcir işlemini başlatmıştı. İstanbul 1918 itibariyle 1 Numaralı Divanı Harp yetkisi altındaki Bünyan Bidayet Ceza Mahkemesi sorgu hakimliğince Çalıka Bey hakkında tutuklama emri çıkarılmıştır. Çalıka Bey uzun süredir yazdığı hatıralarını topladığı belgeleri, Damat Ferit hükümetinin kukla Divanı Harp mahkemesinin eline koz vermemek adına yakarak imha etmek zorunda kalır. Tanık olduğu tarihi olayları gelecek kuşakların faydalanması ve gerçek tarihi olguları bilmesi gerektiğine inanan Ahmet Rıfat Çalıka zaman zaman bu hatıra ve belgeleri imha etmek zorunda kalmıştır. Bir başka olayda ise 1934 Şubatında politik düşüncelerini yazdığı anılarını yok etme zorunda kalacaktır. Cumhuriyetin kurucu ilkelerine muhalefetten ziyade gittikçe otoriterleşen ve baskıcı bir sistem haline getiren yönetici kadrolarına yönelik itirazların ve eleştirilerin arttığı dönem içinde 1933’de Kazım Karabekir’in Erenköy’deki köşkünde kitap, belge ve anılarına el koyulması olayı Ahmet Rıfat Çalıka’yı temkinli davranmaya sevk etmiş ve böyle bir olayın kendi başına de gelebileceğini varsayarak anılarını ve elindeki belgeleri imha etmek zorunda kalmıştır. Ahmet Rıfat Çalıka bu korkularında haklıdır. Çünkü 1919-1923 dönemleri arasında TBMM çatısı altında II. Grup muhalefetinin kurucu liderleri arasındadır. Aynı zamanda II. Grup muhalefetinin adayı olarak Adalet Bakanlığı görevini yapmıştır. Zira bu dönemde Ali Şükrü Bey’de siyasi bir cinayete kurban gitmiştir. Dönemin gergin siyasi konjonktürün getirdiği bu menfur siyasi cinayet, Cumhuriyet tarihinin önemli olayları arasında yerini almış ve siyasi sonuçları olmuştur. Ali Şükrü Bey’in öldürülmesi II. Grup muhalefetinin üzerinde korku yaratmış, meclis 2 Nisanda tatil edilmiş yeni bir seçim kararı alınarak II. Grup muhalefet TBMM’den tasfiye edilmiştir. Ahmet Rıfat Çalıka milletvekilliğinden ayrıldıktan bir süre sonra Belediye başkanlığı yapmış, 1927 yılında Kayserili işadamlarını bir araya getirerek Kayseri’nin Bünyan ilçesinde yün iplik/ dokuma fabrikasının kurulmasına öncülük etmiştir. Sümerbank Fabrikasını devir almış, fabrika müdürlüğünden 1934 yılında istifa ettirilmiştir. Yetkili bir şahsın içki sofrasında Rıfat Bey’in “koyu muhalif” olduğu söylenmiş ve bütün görevlerinden azledilmesi gerektiği ifade edilmiştir Bu süreçten sonra sıkı bir polis takibine maruz kalmıştır. Çalıka Bey 1934-1938 arası işsiz kalmıştır. 1938 sonrası Adana’da Kayserili işadamları ile beraber Adana Türk Nebati Yağları fabrikasının kurulmasına öncülük etmiştir. Oğlu Hurşit Çalıka babasının anılarını topladığı kitabını piyasada yayınlatmakta tereddüt etmiş ve sadece kendi aile efradı çevresinde okunmasını istediği şekliyle kitaplaştırmıştır. Ahmet Rıfat Bey’in anılarının kitap halinde elime geçmesi iş dünyasında dürüstlüğü, kibarlığı ve beyefendiliği ile tanınan Çalıka Bey’in torunu iş insanı Murat Çalıka’nın babam ile yakın dostluğu vesilesiyle olmuştur. Murat Çalıka’nın dedesi Ahmet Rıfat Çalıka’yı Damar Arıkoğlu şöyle anlatır: “II. Grup üyesi Kayseri milletvekili Ahmet Rıfat Çalıka hukukçu, az konuşur, kibar, yakışıklı, dostluğuna güvenilir, vicdanının emrettiği yolda yürümeyi kendine düstur edinmiş bir insan”(1)
Osmanlı İmparatorluğu geniş topraklar üzerinde merkezi otoritesini tam olarak uygulama ve denetim alanı sağlayamadığı bilinmektedir. Bölgelerarası merkezi otorite boşluğu Tanzimat’la başlayan Batı tipi modernleşme serüveni ile merkezi otoriteyi her bölgede hissettirme çabası gündeme gelmiştir. İktidar gücünün ve bürokrasinin merkezi olan İstanbul, Tanzimat’la başlayan II. Meşrutiyet ve Cumhuriyetle devam eden merkezden bürokrat ve idareci sınıfın bölgelere gönderilme süreci başlatılmıştır. Bu politika, merkezi idarenin otoritesini tesis etmek ve işleyişi kolaylaştırma yöntemi olarak düşünülmüştür. Osmanlı devlet bürokratı, büro ve daire kademelerinde çalışan zümreye “Ehl-i Kalem” denilmiştir. Hepsi “Reis-ül Küttaba” bağlıdır. (2) Birinci Dünya Savaşı’nın 1914’de başlamasına rastlayan süreçte Ahmet Rıfat Bey Kayseri Belediye Başkanı olarak atanır. Aslen Kayserili olan Ahmet Rıfat Bey ilk tahsilini Girit’te, orta tahsilini Selanik’te Askeri Rüştiye’de, İdadi tahsilini Adana’da tamamlamıştır. 12 Ağustos 1911’de Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur. 20 Temmuz 1914’de Mutasarrıf Mithat Bey tarafından Kayseri Belediye Başkanı olarak atanmıştır.(3) İstanbul Haricinde Anadolu’nun her yeri taşra görünümündedir. Anadolu’nun merkezinde taşra görünümündeki Ankara’nın başkent ilan edilmesi de Cumhuriyetin en büyük inkılabı(4) olarak görülmektedir. Anadolu’nun merkez olarak görülmesinin nedenleri arasında Anadolu halkında Milli hareketin “genetik şifreleri”ni temsil etmesidir. Ömer Seyfettin’in Osmanlının son bozgun dönemi içinde “Şimdi İstanbul Taşranın nuruna muhtaç” derken Milli Hareketin Anadolu’da daha güçlü bir ses getireceğini bildiğini (5) gösterir. Ahmet Rıfat Bey Kayseri’ye Belediye Başkanı olarak atandığında Kayseri taşra görünümünde bir şehirdir.
Birinci Dünya Savaşı öncesi Kayseri’nin şehir hayatı uygarlık göstergesi içinde değerlendirdiğimizde etnik ve dini farklılıkların uzlaşı içinde yaşamayı gerçekleştirmiş bir ortamı vardır. Dış koşulların getirdiği siyasi ortamda Osmanlının Millet-i Sadıka olarak nitelendirdiği Ermenilerin düşman ülkelerle işbirliği iç güvenlik sorunu olarak kendini göstermiştir. Osmanlı’nın birçok cephede savaşta olması nedeniyle pek çok bölgede başlayan Ermeni terör saldırılarıyla başa çıkamayacağını anlayan hükümet, kaçınılmaz çöküntüden kurtulmak için Ermenilerin Anadolu dışına çıkarılması kararı vermiştir. Ahmet Rıfat Bey Kayseri Belediye Başkanı........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein