menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Küresel sermaye sahipliği eşitsizliği

8 1
tuesday

Ancak günümüzde bu eşitsizlik, geçmişten çok daha derin ve sistemik boyutlara ulaşmış durumda. Küresel sermaye sahipliği, küçük bir elit kesimin elinde yoğunlaşırken, milyarlarca insan ekonomik kaynaklara sınırlı erişimle yetinmek zorunda kalıyor. Bu durum sadece sosyal adaletsizliği derinleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda ekonomik ve politik istikrarı da tehdit ediyor.

Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası’nın son raporlarına göre, dünya servetinin yaklaşık ’i, nüfusun yalnızca ’u tarafından kontrol ediliyor. Bu küçük kesim, küresel üretim ve yatırım kararlarını belirleyen güç merkezlerini oluşturuyor. Öte yandan, nüfusun büyük çoğunluğu, düşük gelirli ve varlık sahibi olmayan gruplar, ekonomik büyümeden pay almakta zorlanıyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, sermaye birikimi genellikle kısıtlı sektörlerde yoğunlaşıyor; bankacılık, enerji ve teknoloji gibi stratejik alanlar, küçük bir azınlığın elinde şekilleniyor.

Sermaye sahipliği eşitsizliğinin etkileri çok boyutludur. Öncelikle, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği risk altına giriyor. Sermaye, eşit dağıtılmadığında tüketim talebi daralıyor ve yatırımların verimliliği düşüyor. Gelir adaletsizliği arttıkça, düşük ve orta gelirli grupların harcama kapasitesi azalıyor, bu da ekonomik döngüyü yavaşlatıyor. Uzmanlar, gelir dağılımındaki uçurumun uzun vadede toplumsal huzursuzluk, politik istikrarsızlık ve hatta uluslararası krizlere yol açabileceğini belirtiyor.

Teknoloji........

© Analiz