“Doğum sancısı gibi bir huzursuzluk var”
En temel soruyu lafı dolaştırmadan sorayım, insanların bu düzen karşısında kendini güçsüz hissettiği, değiştirmeye dair inancın bulunmadığı, sağ kalma derdinden başka bir şey sığmayan böylesi günlerde sizi tersine ikna eden ne, nereden güç alıyorsunuz?
Umutsuzluk havası var ama insanların öfkesinin arttığı da bir zaman. Bu öfke akacak bir kanal bulamadığında, daha örgütlü, derli toplu davranamadığında içe kapanma oluyor. Ben 24 saatimi işçilerle, özellikle genç işçilerle geçiriyorum; hepsini görüyorum.
Nasıl bir hayat dayatılıyor genç işçilere, hayatla bağları, ruh halleri nasıl?
Son on yıldır işçinin geneli çok gençleşti. Köyde, kırda kalan gençler oralarda tutunamadı, eğitim ya da yoksulluk yüzünden göç etti. Geleceksizliğin büyük şehirlerde daha da yoğun yaşanması nedeniyle genç işçilerde daha önce denk gelmediğim bir öfkeyle karşı karşıyayız. Örneğin Carrefour direnişinin yüzde 90'ı 30 yaş altı işçiydi; Migros direnişinde, en son Soma'da da öyleydi. Öfkeleri bir patronun onları işten atmasıyla sınırlı değil, elbette bu etkili ama hayatın her alanına dair huzursuzluğu ifade ediyorlar. Böyle olduğu için de patronun, polisin, devletin karşısına daha sert çıkabiliyorlar. Eğitim sorunundan barınamamaya, geçinememekten özgürlük talebine uzanan bir hat bu. Okulu bırakmış ya da dondurmuş üniversite öğrencisi çok. Depo işçisi olmuş, madenlerin korkunç çalışma koşullarına hapsedilmişler. Babasıyla aynı kaderi yaşamamayı isterken çok daha rezil koşullara itilmiş. Eğitim yükseldiğinde ya da sosyal medya üzerinden diğer yaşamları kendisiyle kıyasladığında sınıfsal öfkenin arttığını görüyoruz.
O umutsuzluktan tersi kutba evriliş, o kırılma nasıl yaşanıyor?
Temasla ilgili. İş yerlerinde ya da mahallede saygın, öncüleşmiş figürlere denk gelirse, onda da o kanal açıksa, buralardan ilerliyor. Uzun yıllardır işçilerin oy verdiği partiler tartışılır, sınıfın kalmadığı söylenir, işçilerin öncü partiye ihtiyaç duyduğu vurgulanır. Benim gördüğüm şu, işçinin yaşamında deneyimleyerek edindiği bilinç doğru bir önderlik etrafında çok rahat açığa çıkıyor. Carrefour işçileri önce Tez-Koop-İş 'e gitmişler onlara toplu sözleşme anlatılınca öfke dinmiş, hareket alanı daralmış. Biz gidip toplu sözleşme beklemeden de en azından onurlarını zedeleyen çalışma koşullarının değiştirilebileceğini söylediğimizde, işçi oraya tutunuyor. Öfkesi anlamlı hale geliyor, kolektifleşiyor.
Siz kaç yaşında nerede başladınız çalışmaya? Kazandığınız ilk parayı elinizde tuttuğunuz günü hatırlıyor musunuz?
On yaşında tekstilde başladım. 16 yaşına kadar da maaş, para falan görmedim aile gözetiminde çalıştığım için. (gülüyor) Gözleri iyi gördüğünden tekstilde çocuklara tehlikeli işleri verirler, kimyasallarla leke çıkartma, ortacılık... O kimyasallar yüzünden baygınlık geçiren,........
© Agos
visit website