Celal Bayar Devletçi miydi?
Celal Bayar, başbakan olmadan önce, Mübadele ve İskân ve iki kez İktisat Vekilliği yapmıştı. Birincisi milli mücadele yıllarında gerçekleşmişti. Bayar’ın ikinci İktisat Vekilliği 1932’den sonradır. Bu ikincisi, Türkiye’de ve dünyada değişen iktisadi şartlar dikkate alınarak anlaşılabilir.
Bayar’ın ilk İktisat Vekilliği 1920-1922 arasında gerçekleşmişti. TBMM Hükümetinin ilk İktisat Vekili Yusuf Kemal Tengirşenk idi. Onun Dışişleri Bakanı Bekir Sami Beyle birlikte 11 Mayıs 1920’de Moskova’ya gidişinden sonra, Meclis, Celal Bey’i İktisat Vekilliği’ne vekâleten getirilmişti. Bu vekalet vekilliği epey uzun sürdü. Kendisini meşgul eden ilk işlerden biri Zonguldak Kömür Havzası işçilerinin hak ve güvenceleri meselesi oldu. Bayar, bu görevi sırasında, Mustafa Kemal Paşa’nın güvenini kazanmıştı. Yusuf Kemal Bey’in yurda döndükten sonra istifası üzerine 27 Şubat 1921’de İktisat Vekilliği’ne bu kez asaleten seçildi. 1922’ye kadar görevde kaldı.
Lozan’da Türk ve Yunan hükümetleri arasında aktedilen mübadele anlaşmasını uygulamak üzere, 1923’te Mübadele ve İskân Vekaleti kuruldu. Bayar bir süre bu bakanlığı yürüttü. Bu bakanlık daha sonra Dahiliye Vekâleti’ne bağlı ‘İskân Müdüriyeti Umumiyesi’ne dönüştürülecektir.
İş Bankası 26 Ağustos 1924 tarihinde kuruldu. Kurucu Müdür cumhurbaşkanının talimatıyla Celal Bey oldu. Banka yönetimi, kuruluştan itibaren gerek ekonomi gerekse siyasi alanda söz sahibi olma eğilimi içinde olmuştur. Bunun somut örneklerinden biri Bayar Merkez Bankası işlevlerinin İş Bankası eliyle yürütülmesini sağlamaya çalışmış, İnönü buna onay vermemişti.
Bu tarih Osmanlı kamu borçlarının taksit ödemelerinin başladığı tarihtir. Ödemeler, 1954’e kadar sürecektir. Aynı yıl, gümrük rejimi üstündeki tahditler kalkacaktır. Bu gelişmeler, Dünya ekonomik bunalımının patlak vermesi ile zamansal olarak örtüşmüş ve iktisadi durum daha karmaşık hale gelmiştir. “ İktisadi Vaziyetimize Dair” başlıklı bir rapor 1930 Martında başbakanlığa sunulmuştu. Türkiye’de devlet girişimciliği ve planlı ekonomi politikası ön plana çıkmıştır.
Serbest fırka deneyimi partinin kendini feshetmesi ile sonuçlanmasından sonra Atatürk meselenin temelinde izlenen iktisat siyaseti olduğunu düşünmüş olmalı ki Ahmet Hamdi Başar’ı da yanına alarak uzun bir yurt gezisine çıkmıştı. Başar, liberal iktisadın savunucularından biriydi. Sorunların iktidarın izlediği iktisat siyasetinin yanlışlığından kaynaklandığını düşünüyordu.
1932-1938 döneminde, ekonomi politikası üzerinde en çok etkili olan kişinin- İnönü değil- Celal Bayar olduğunu söylemek doğru olur. Bunun nedeni Atatürk’ün varlığıdır.
Mustafa Şeref Özkan’ın iktisat vekilliği döneminde devletçiliğin kollektivizme kaydığını gören sermaye çevreleri tedirgin olmuşlardı. 1932’de Bayarla başlatılan piyasa öncelikli yeni devletçilik anlayışı endişelerini giderdi.
Bayar, 1932 Eylül’ünden itibaren beş yıl İktisat Vekilliği, 1937 sonbaharından 1939’un başına kadar da başbakanlık yapmıştır. Onun anladığı anlamda Devletçilik bizzat onun tarafından savunulmuş; plan metinleri onun imzasıyla yürütülmüştür. iktisadi kanunların gerekçeleri ve metinleri onun kaleminden çıkmıştır.
Bu nedenle Celal Bayar için hakim devletçilik anlayışının kurucusu demek yanlış olmaz. Ama kendi meşrebince doğal olarak Bayar’a göre devletçilik; ekonomik ve siyasi konjonktürün zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıkmıştı, ülkenin hızlı sanayileşmesinde kaldıraç görevi görecekti.
Lozan’da kabul edilen gümrük ve maliyeye ilişkin kısıtlamalar 1929’da kalkıyordu. Türk hükümeti yerli sermayeyi himaye eden iktisat politikasını başlattı. Bu politika değişikliklere uğrayarak 1932’de devletçiliğe ulaştı. Bu nasıl bir devletçilik olacaktı?
Bayar’ın bu tarihte İktisat Vekilliği’ne getirilmesi tesadüf değildir. Sermaye çevrelerini ferahlatan, devletçi gidişin sınırlarını belirleyen bir atamaydı bu. Devletçilik sosyalizm anlamına gelmeyecekti. Bayar’ın vekalete atanmasının anlamı budur. Bir süre sonra Kadro’nun yayına son vermesi ve Yakup Kadri’nin Tiran’a büyükelçi atanmasının nedeni budur. Dergiye katkıda bulunan diğer isimler de kamuda başka görevler verilerek devlete “veçhe verme” konumundan uzaklaştırıldılar.
Erken cumhuriyet döneminde Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras üç kez (1926, 1930, 1937) Başbakan İnönü de bir kez Sovyetler Birliğine gitti. 1932’de. Hatta İnönü 1 Mayıs törenlerinde şeref locasındaydı. İnönü seyahatini geniş bir heyetle birlikte gerçekleştirmişti. Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ın yanısıra, Recep Peker, Ali Çetinkaya, Yunus Nadi, Mahmut Soydan, Yakup Kadri, Falih Rıfkı, Kazım Özalp ve bazı Kamu İktisadi teşebbüslerinin yöneticileri heyette yer aldılar.
30’larda bir çok düşünce ve sanat adamı da Sovyetlere gittiler . İnönü, Sovyetlerde bir şeyden etkilendi: Planlama. Bu sosyalist olmak anlamına gelmiyordu. Devlet iktisadi hayatın öncüsü olabilirdi. Sovyetlerin iktisadi başarıları, Türk yöneticilerin planlamaya sempatiyle yaklaşmalarına yol açtı. Fakat planlamacı yaklaşımlar devlet kapitalizminden sosyalist kamu işletmeciliğine kadar farklılıklar gösteriyordu.
Sovyetler’den sonra planlı ekonomiyi ilk uygulayan ülke Türkiye olmuştur. Bu uygulama beraberinde devlet müdahalesinin ve teşebbüs hürriyeti sınırları tartışmalarını beraberinde getirmiştir.
1932 yılında bir Rus planlama kurulu Türkiye’ye geldi. Kurul başkanı Prof. Orlof’tu. Kurul Rusya’da beş yıllık sanayi planında çalışan uzmanlardan oluşuyordu. Türkiye’nin sanayileşmesi için düzenlenecek programda çalışmak üzere davet edilmişlerdi. Orlof ve ekibi, kurulması gerekli sanayi tesisleri ile ilgili bir rapor hazırlayıp aynı yıl içerisinde İktisat Vekilliği’ne verdiler. İktisat Vekili Bayar da kendi görüşünü de ekleyerek Başvekalete raporu sundu. Hükümet , raporları 16 Aralık 1933’de görüşmeye başladı.
İktisat Vekâleti’nin sunduğu Sınaı Tesisat ve İşletme Raporu 17 Nisan 1934’de Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı adı altında kabul edilerek planı uygulayacak olan Sümerbank’a tebliğ edildi. Banka Celal Bayar tarafından 11 Temmuz 1933’de kurulmuştu.
Devletçilik; kamu eliyle ekonomiye mal ve hizmet üreten işletmeler işletmeciliğidir. Şu halde devletçilik, “devletin kendisinin işletmecilik yaparak ekonomik yaşama müdahale etmesidir” şeklinde tanımlanabilir.
Türkiye’de devletçilik anlayışlarını şöyle özetlemek mümkündür. İsmet Paşa ve ekibinin Sovyet etkisindeki planlamacı devletçiliği ( Bolşeviklikten........
© 12punto
visit website