menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Amerika Rüyamız ve eve dönüş

13 0
24.11.2025

“Canım biricik Salihciğim,

Canım biricik Nerimancığım,

Canım biricik Sunacığım,

Canım biricik Tuğrulcuğum,

Sizleri çok özledik. Babaanneniz özleminden her gün ağlıyor.

Artık gelin!”

Yukarıdaki satırlar, 1973 yılında babamın emekli olduktan sonra aileyi toplayıp Amerika’da yeni bir hayat kurmak için Seattle’a gitmemizin ardından, posta kutumuzda her hafta bulduğumuz mektup ve kartlardan. Yaklaşık 30 yıl Deniz Kuvvetleri’nde görev yapmış, kırklı yaşlarında emekli olmuş babam, yıllarca gemi almaya gittiği Amerika’da tanıştığı dostu Joe Abi’nin cesaretlendirmesiyle Amerika’ya göç etmeye karar vermişti. Bu kararı nasıl aldığını hiç konuşmadık. Ama ben beş, ablam on yaşındayken kendimizi bir anda Seattle’da bulduk.

Ben anaokuluna başlarken, ablam ilkokul sıralarıyla buluşmuştu. Babam da oturma izni almak için üniversiteye başlamıştı. Büyük arabalar ve evler, yeşillikler içindeki parklar, oyun alanları, her evin bahçesinde havuzlar –bizim ülkede sadece Hilton Oteli’nin bahçesindeki ayak izi havuzunu hatırlıyorum– ve her bahçede kocaman köpekler…

70’lerin başıydı ve bizim ülkeyle aradaki yaşam standartları farkı sanki daha da büyüktü. Orasıyla ilgili tuhaf anılar da saklanmış hafızamda:

Her sabah soğuk sütle yenen mısır gevreğinin, ballı-reçelli-tereyağlı ekmek dilimlerinin yerini tutmaması…

Okulda bir çocuktan yediğim yumruk yüzünden tüm günü revirde burnuma buz torbasıyla geçirmek…

Gittiğimiz bir evde köpeğin üstüme atlamasıyla kendimi havuzun dibinde bulmam…

Ve en önemlisi: Kendimizi ait hissetmediğimiz bir ortamda, aile olmaktan uzaklaşma hissi… Ama sanırım bu duyguyu en yoğun yaşayan annemdi. Türkiye’de bıraktıkları ve özlem, en çok ona ağır gelmişti. Beş-altı ay sonra valizler........

© 10 Haber