Öteki Kadın Olmak Ya da Olmamak
Geçen gün The Times’ta yayımlanan “2025’te Öteki Kadın Olmak Nasıl Bir Şey?” başlıklı yazıyı okudum ve ilişkilerin gölgeli koridorlarına dair ne kadar az konuştuğumuzu bir kez daha fark ettim.
Yazıda öyle örnekler vardı ki, insan bir noktada “Bu hikâye sadece onun değil; çağımızın sessiz itirafı” diye düşünüyor.
Times okurunun anlattığı hikâye şöyle başlıyor: “Yirmili yaşlarımın başında bir pub’da çalışıyordum. O ve iş arkadaşları her cuma mesai sonrası mutlaka gelir, bara otururdu. Bana çok asılırdı; her fırsatta yanıma gelip flörtleşirdi. En başta hiç ilgimi çekmemişti — hatta aslında arkadaşını daha çekici bulmuştum — ama sonunda pes ettim, üstelik bir partneri olduğunu bildiğim hâlde.”
Yaşanan şey, daha en baştan basit bir flört değil; güç, arzu ve gizliliğin oluşturduğu karanlık bir üçgen. Hikâye giderek sertleşiyor:
“İlişkinin başlarında, uyuyan kız arkadaşının çıplak göğsünün fotoğrafını bana gönderip benimkilerin daha güzel olduğunu söyledi. Midem bulandı, ama çok gençtim ve nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum.”
Kadının duygusal gelgitleri ve adamın manipülatif tutumları arasında geçen bir rollercoaster… Adam sevgilisini terk ediyor, kadın doğal olarak birlikte olacaklarını sanıyor. Ama sonra: “Beni reddetti ve başka biriyle ilişkiye başladı… Yine de her hafta puba gelmeye devam etti. Bir süre sonra tekrar yakınlaşmaya başladık, gizli saklı görüşüyorduk. Açık konuşmak gerekirse, tüm bunlardan tuhaf bir şekilde ego tatmini alıyordum.”
Bu satırları okurken insan........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein