menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sokaklar kimindir?

5 1
15.07.2024

Son birkaç aydır tüm ortamlarda aynı mesele farklı argümanlarla tartışılıyor: Sokakta hayvanın ne işi var! Tartışmanın en eğitimsizler ve en eğitimliler arasında neredeyse aynı çerçevede tartışılıyor olması ise asıl kilit nokta. Bir kısım “al evine besle” seviyesinde sığ ve vicdansız bir köhnelik ile tartışıyor meseleyi. Bir diğer kesim de “medeni ülkelerde sokakta hayvan yok” sığ vicdansızlığı ile. En nihayetinde her iki kesim de aynı kapıya çıkıyor. Biri doğrudan katliam savunuculuğu yaparken diğer grup önce barınak sonra da kimse sahiplenmezse katliam olabilir savunusu yapıyor. Üstelik bu ikinci grup içerisinde doğa bilimleri alanında çalışan “ünlü” akademisyenler filan da var.

Türkiye’ye dair herhangi somut bir çalışma yapmadan, bambaşka ülkelerde yapılmış ve bağlamı da konsepti de farklı olan çalışmaları alıp bu katliamcılığın değirmenine su taşıyan bu “her şeye kadir” kitle, sorulduğunda da asla ama asla katliam taraftarı değiller. Onların da sihirli sözcüğü “uyutma”. Buna dair zamanında ODTÜ’de yayınlanan bir sunum var. Birçok ortamda bu sunumun içeriğindeki bilgiler dolaşıyor. Hatta bakanlığın, içerisinde doğal hayata dair ifade yer almayan ilk taslağı geri çektikten sonra revize ettiği yeni taslakta bu sunumda iddia edilen” doğal hayata zarar veriyor” iddiası yer alıyor.

ODTÜ tarafından hazırlanan bu sunumun bir yerinde sokak köpeklerinin dünya genelinde 12 türün neslinin tükenmesine, 200 tanesinin de neslinin tehdit altına girmesine neden olduğu, biri BBC haberi ve diğeri de bir kısa makale olan çalışmaya referans verilerek paylaşılmış. Bu refere edilen makale oldukça sorunlu, çünkü sömürge güçlerinin Latin Amerika ve Pasifik Adaları’nı işgal ederken yanlarında götürüp adalara saldıkları av köpeklerinin öldürdüğü ya da gemilerle beraber yanlarında götürdükleri farelerin öldürdüğü hayvanları da başıboş veya evcil köpekler yok etti olarak değerlendirmişler. Makalenin yazarları da bu bilgiyi IUCN’den alarak hiçbir ikincil değerlendirme yapmadan makalelerine eklemiş. Metodolojik olarak oldukça sorunlu yani.

Aslında günümüzde, sokakta yaşayan köpeklerle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir mevzu. Bunun örneği olarak makalede de refere edilen birkaç canlıyı irdeleyelim. Örneğin Solenodon marcanoi 1500’lü yıllarda fareler tarafından nesilleri yok edildiği düşünülmesine rağmen köpeklere mal edilmiş. Büyük izansızlık. ODTÜ sunumunda da bu hayvanın resmi kullanılmış. Kayda değer bir çarpıtma örneği. Bir diğer örnek de yine sunumda da resmi kullanılan ve makalenin de sorumlusu olarak evcil köpekleri gösterdiği Coturnix novaezelandiae türü. Bu türün de yok olma hikayesi için kaynaklar şu ifadelere yer veriyor:

Yeni Zelanda bıldırcını küçük bir kara kuşuydu ve sülün ve bıldırcın ailesinin tek yerli temsilcisiydi. Avrupa kolonileşmesinin ardından nesli tükendiği bilinen ilk kuş türüydü.

Yani bu tür de bir kolonizasyon kurbanı ve meselenin kaynağı da aslında insan. Bu şekilde birçok örnek verilebilir. Tabii ki kimse üstün insan türünün “uyutulmasını” filan öneremeyeceği için en kolay olana yönelmek her zaman daha kolay. İnsanın uyutulması pratiği Nazizm olabilirken, hayvanın uyutulmasını önermek modern ve müreffeh bir topluma erişme pratiği olarak değerlendirilebiliyor. Neyse meselemiz bu ama bu değil.

2017 tarihli olan bu makalenin sonuç kısmında evlere şenlik bir tespit var:

Sonuç olarak, evcil köpekler dünya çapında yaklaşık 200 tehdit altındaki omurgalı türü için risk oluşturmaktadır ve bu tahmin raporlama önyargıları nedeniyle muhtemelen muhafazakardır.”

İyi de sizin makalenizin de içeriği çarpıtma ve hatalı değerlendirme örnekleriyle dolu! Madem nesli tükenen tür sayısı konusunda verilerin daha fazla olacağını düşünebiliyorsunuz ve bu düşünme biçimine dair kapıyı açıyoruz, o zaman biz de gayet tabii “Nesil tükenme ve tehdit etme verileri tutucu ve evcil köpek ve kedilere karşı art niyetli olup olmadıklarını bilmediğimiz bilimciler tarafından abartılmış olabilir” tespitini yapabiliriz. Olur mu? Olmaz.

ODTÜ sunumunda kullanılan grafik ve görsellerin ve kaynakların birçoğunda böyle sorunlar var. Biraz çorba olmuş ve belli bir amaca uygun olarak hazırlanmış ve karşıt görüşlere ya da ifadelere hiç yer verilmemiş, meselenin tarihsel bağlamı da yok sayılmış. Bir de en büyük sorun, sunumda Türkiye’ye dair tek bir tane bile verinin olmaması. Madem memlekette bu kadar ciddi bir sorun var siz de bunu anlatabilecek yeterliliğe sahip olduğunuzu düşünerek sunumlar raporlar hazırlıyorsunuz bir iki proje de bunun için yapılsaymış. Biz de o zaman gerçekten Avustralya, Dominik Cumhuriyeti ve Sao Tome adalarında olan durumun bizde de olup olmadığını öğrenebilirdik. Bu yok ama mesela sunumda da başka raporlarda da köpeklerin saldırısına uğramış insan görselleri var. İşte bu yaklaşım düalist körlüğü besleyen bir yaklaşım. Muhtemelen benzer içerikler bakanlık yetkilileri tarafından da mevcut yasa taslağının hazırlanması için kullanılmış. Daha önce hiçbir çalışma ve proje yapmayan........

© Yeşil Gazete


Get it on Google Play